Yazmak, özellikle hayatından parçalar aktarmak cesaret ister; yazarın bazen yüreği bir hoş olur bazen de vicdanı sızlar. Birçok hatıra alır onu götürür. İşte yazar bu esintileri okuyucuya ulaştırmaya çalışır.
Recep Yaşar, kalemiyle hasbihal ediyor. Bu işten keyif aldığından keyifle yaptığından eminim, içinden geçenleri kâğıda döküyor. Buna zaman ayırıyor, düşünüyor, uğraşıyor…
Recep Yaşar, aslında bir iş adamı. İş adamları kolay kolay yazmaya vakit ayıramazlar; bunun için ne zamanları olur ne de akıllarından geçer. Onların rüyaları başkadır. Lakin Recep Bey çok zamandır inişli, çıkışlı işlerinin yanında kalemi bırakmadı. Ben onu şair olarak tanıdım. Geleneksel şiirler yazıyor. Aşktan, Tasavvuftan, Ekonomiden, Sistemden şiirleri var. Kitapları yayınlandı. Şimdi hayatta şahit olduklarını nesir olarak yazıya dökmeye başladı.
Niyeti yaşadığı alandaki tecrübesini ve şahitliğini kendinden sonrakilere bırakmak…
Neden olmasın?
Hatıralar çoğu zaman çok kıymetlidir. Onlar yaşayarak yazılır. Alınan dersler bir sonrakilere anlatılır.
Recep Yaşar’ında yaptığı bu…
Şunun için söyledim bu satırları. Bu kitapta yazar yaşarken gördüklerini, şahit olduklarını, yaşamın en iç noktasından kaleme alıyor. İnsanlığın derdini dert ediniyor. Aslında şiirlerinde de aynı izlere rastlıyoruz.
Her ustanın arkasından gelenlere bırakacağı bir not defteri olmalı.