Bu araştırma her ne kadar doğrudan Kıbrıs’la ilgiliymiş gibi görünse de
çalışma esasında Türkiye’yi ve şüphesiz dünya jeopolitiğini de çok yakından ilgilendiren
İkinci Dünya Savaşı döneminde Türkiye’nin sınır komşusu ülkelerde
ve Avrupa’nın farklı noktalarında yaşanan Yahudi soykırımı sonrasında hayatta
kalma mücadelesi veren Yahudilerle ilgilidir. Bu çalışma esasında İkinci Dünya
Savaşı sırasında insanlığın yüzkarası olarak nitelendirilecek bir soykırıma maruz
kalan Yahudilerin dramını ortaya koymaktadır. Bütün dünyayı işgal etmek
gibi muazzam bir saplantıyla savaşa girişen Adolf Hitler’in faşist Nazi güçleri
ele geçirdikleri yerlerde sadece soykırım yaratmakla kalmazlar insanlık tarihine
kentkırım (urbicide) olarak geçecek olan bir başka yıkıma da öncülük ederler.
Toplumların geçmişle bağlarını ortadan kaldırmak, dünle bugün arasındaki köprüleri
yıkmak, toplumları kimliksizleştirmek ve kimsesizleştirmek maksadıyla
bugün dünya kültür mirası olarak değerlendirilen sanat ve kültür merkezlerinden
kütüphanelere, tarihi anıtlardan dini inanç merkezlerine varıncaya kadar dünü
hatırlatan, dünü kayıt altına alan her yer bu yıkımın kurbanları olur. Bu maksatla
doğum belgelerinin tutulduğu hastaneler, eğitim kayıtlarının saklandığı okullar,
sinagoglar, camiler ve kiliseler son 100 yılda hep kentkırımın kurbanı olmuşlardır.
Bunu en iyi uygulayanlar ise İkinci Dünya Savaşı sürecinde Alman işgal
güçleridir. Örneğin Yahudilerin yoğun olarak yaşadıkları Yunanistan’ın Selanik
kentinde yağmalanıp tahrip edilen Yahudi mezarlığının taşları Alman askerlerinin
katırlarının tutulduğu ahırlara malzeme yapılmıştır. Bu mezar taşları bugün bile
Selanik’te kaldırım taşı olarak bir utanç abidesi şeklinde görülebilir. Bu çalışma
kapsamında bu dramı yaşayan ve savaş sonrasında da başta BM olmak üzere
uluslararası camiayı meşgul eden bir başka dram ele alınacaktır. İngiltere’nin
sözde sahip çıkmak ve korumak amacıyla Kıbrıs adasına getirdiği; ancak denize
girmelerine bile müsaade etmediği insanların dramıdır burada aktarılacak
olan. Filistin topraklarında kurulan İsrail devletine gitme konusunda kararlılığın
sembolü haline gelen Kıbrıs’taki mülteci kampları 1945-1948 döneminde kimine
temerküz, kimine gözaltı, kimine hapishane olur.