Kendini Değersizliğin Kollarına Bırakma
Bugüne kadar birçok vesile ile gençlerle bir araya geldik, kâh dertlerini dinledik kâh sorularına muhatap olduk. Hiç unutmuyorum, Batman’da gerçekleştirdiğimiz bir konferans çıkışı, biraz üzgün adımlarla yürüyen delikanlı dikkatimi çekmiş ve usulca yanına gitmiştim. Elimi omzuna atıp, biraz da babacan bir eda ile şöyle demiştim:
- Hayırdır yahu, dünyanın yükü omuzlarında sanki.
Beni görünce önce şaşırmış sonra da hafiften gülümsemişti. Biraz daha ısrarcı olunca, belini büken şeyin ne olduğunu benimle paylaşmış, şu acı cümleler dökülmüştü dilinden:
- Kendimi çok değersiz hissediyorum hocam.
Ah demiştim içimden, ister istemez üzülmüştüm. Henüz on altı yaşında ya vardı ya yoktu, gençliğinin baharında olan biri için hüzünlü bir manzaraydı bu.
Sonrasında biraz laflamıştık, içinde bulunduğumuz nimetleri çoğu zaman fark etmediğimizi, değersizlik duygusunun biraz da kendi eksik düşüncelerimizden kaynaklandığını vurgulamıştım. Ne dediysem, ilk etapta pek ikna olmadı önce, değerin biraz maddiyatla da ilgili olduğunu falan savundu, sonrasında şu tatlı sohbet geçti aramızda.
- Değersizim diyorsun ama mesela gözlerin renkli, çok da güzel, hem sağlıklı da. Bana satar mısın çok yüksek bir fiyata?
- Satar mıyım hiç, olmaz ki..
- Milyonları bulup getirsek, yeter ki ver?
- Olmaz hocam, ne teklif ederseniz edin kabul etmem.
- Gördün mü, sadece gözlerine bile paha biçemedin, maddi değer olarak dahi bir karşılığı yok diyorsun. Yani aslında böyle düşünecek olursan sen çok ama çok zengin ve değerli görünüyorsun, ne dersin?
Gülümsedi, haklısın der gibi başını salladı birkaç saniye. Ve şu cümleler aktı dilinden:
- Orası öyle zaten hocam. Öyle düşünecek olursak mesele kalmıyor aslında...
Ardından da dilim döndüğünce insanın ne kadar aziz olduğunu, şu dünya hayatında bazen zorlukla bazen kolaylıkla imtihan edildiğimizi, hiçbir durumda Rabbimizden ümit kesmememiz gerektiğini vs. anlattım. Gitme karanlığa, aydınlıklar var dedim, düşme ümitsizliğe, hayat sürprizle dolu vurgusu yaptım. Bir nebze ferahladı, sarılarak ayrıldık.
Bugün nice genç dostumuz, değersizlik hissiyle başa çıkmaya çalışıyor, kah kendine fazla yükleniyor kah yaşadıklarından dolayı hayata dair sevincini yitiriyor. Yalnızlığın kollarında, karanlık düşünceler eşliğinde, kalpler kırgın, gönüller yorgun. Kiminin haklı sebepleri var, kiminin gücü yetmemiş doğrulmaya. Bir ah çekse karşıki dağları yıkacak olan da çok, sessiz çığlığını birileri duysun diye bekleyen de çok.
Herkes kendi başına geleni en iyi bilendir, bunda şüphe yok. Lakin bazen, hayatı anlama ve anlamlandırma hususunda yanıldığımız olabiliyor. Hatalı bakış açımız, kötü çevrelerin tesiri, şeytanın ve nefsin hileleri bizi bir o yana bir bu yana savurabiliyor.
Bu sayımız, yüreklere moral olsun diye hazırlandı. Kendini değersiz hissedenlere sıcak bir el uzatma, bir nevi yarenlik yapma niyetindeyiz.
Sözler tohumdur, dosya konusu kapsamında ehil ve emin isimlerin tavsiyeleri dileriz gönlünüzde çiçekler açtırır.
Nisan tazelenme, yeşillenme, dirilme, uyanma ayı, Rabbimiz hem kendi değerimizi bilmeyi hem de çevremizdeki insanlara değer katmayı nasip etsin hepimize, amin.
Mayıs ayında görüşmek üzere, muhabbetle..