登入選單
返回Google圖書搜尋
Dinler Arası Diyalog
其他書名
"Dinler Arası Diyalog" konusunun gündemi aşırı meşgul ettiği 2006 yılında diyalogu savunanlar ile reddedenlerin görüşlerini paylaştıktan sonra kendimce Peygamberimizin hayatından diyalogun nasıl olması gerektiğini paylaştığım yaklaşık 500 sayfalık yazdığım 2.kitabım.
出版Adnan Şensoy, 2006-04-21
主題Religion / Islam / GeneralReligion / Islam / HistoryReligion / Islam / Theology
URLhttp://books.google.com.hk/books?id=4fQPBAAAQBAJ&hl=&source=gbs_api
EBookSAMPLE
註釋

KİTAPTAN BAZI BÖLÜMLER:

* De ki: "Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?" Allah'ın şahitlik ettiği bir hakikatı bile bile inkar edenden daha zâlim kim olabilir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir (Bakara Süresi :140)

* Her kim, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe küfreder (inanmaz), bunlardan birini inkâr ederse, son derece derin bir sapıklığa düşmüş, doğrudan uzaklaşmış, artık yolunu bulamayacak derecede şaşırmış, gayeyi kaybetmiş olur. Bununla küfrün bizzat (Nisâ:116) Yahudi hahamlarından bir topluluk, Resulullah'a gelmişler: "Ey Allah'ın Resûlü biz, sana, kitabına, Musa'ya, Tevrat'a ve Üzeyr'e iman ediyoruz ve bunlardan başka kitapları ve peygamberleri tanımıyoruz" demişlerdi. Peygamberimiz de: "Hayır, Allah'a, bütün peygamberlerine, Muhammed'e ve kitabı Kur'an'a ve ondan önceki her kitaba iman ediniz" buyurdu. "Yapmayız" dediler. Bu âyet nazil oldu ve hepsi iman ettiler.

* AslInda, DinlerarasI Diyalog ve Hoşgoru yeni ortaya çıkkmadı, asırlardır bu zaten vardı. Asrı Saadetete ve sonraki zamanlarda, Müslümanlar, Hristiyanlarla, Yahudilerle iç içe yaşadılar. Biribirlerinden borç aldılar; borç verdiler. Ticari alışveriş yaptılar. Örneğin, aynı zamanda devletin başkanı da olan ve halkın ihtiyacı için borç edinmiş olan Peygamber Efendimiz vefat ettiğinde, bir Yahudiye borcu vardı; Hz.Ali'ye bunu ödemesini vasiyet etti. Bu tür, komşuluk ve diğer insani ilişkiler zamanımıza kadar devam etti. Kimse kimsenin, yaşayışına, ibadetine karışmıyor; isteyen Kilisesine, isteyen Havrasına gidiyor rahat bir şekilde dinlerinin icaplarını yerine getiriyordu. Bu zaten İslam dininin de bir emriydi. Ancak, günümüzdeki diyaloglar bu insani, sosyal boyut ile sınırlı kalmadı.

* ―Bugün, dininizi kemale erdirdim, ikmal ettim. Size olan nimetlerimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâmı seçtim.‖ (Maide 3) ―Allah indinde hak din ancak İslâmdır.‖ (A. İmran 19) ―Kim İslâmdan başka din ararsa, bilsin ki, bulduğu din asla kabul edilmeyecektir.‖ (A. İmran 85)

* Kudüs'ün Müslüman askerler tarafından fethinden bir müddet sonra da , papazlar, halife hazret-i Ömer'i Kiliseye davet ettiler. Hazret-i Ömer, görüşme uzayınca namaz kılmak istedi:‖Papaz efendi, bana bir yer gösterin de namazımı kılayım‖dedi. Papaz, ―Buyurun burada kılabilirsiniz, bizim için bir mani yoktur ya Ömer!‖ dedi. Hazret-i Ömer'in, gösterilen yerde namaz kılmak istemediğini anlayan papaz, sordu‖ Peki, sizin burada namaz kılmanıza mani olan şey nedir?‖ Hz. Ömer şu cevabı verdi: ―Benim halkım, namaz kıldığım yeri cami yapmak ister. Burada namaz kılınca siz, Kilisenizin mescide çevirilme tehlikesi ile karşı karşıya kalırsınız. Bunun için bana başka bir yer gösterin.‖ Kilisenin dışında müsait bir yer gösterdiler. Hazret-i Ömer namazını orada kıldı. Daha sonra, burası mescid haline getirildi. ismine de Ömer Mescidi denildi. İşte Müslümanlar, geçmişte gayri müslimlere bu kadar geniş ibadet hürriyeti verirlerdi. ibadetlerine mani olmadıkları gibi, ibadetlerine mani olacak şeyleri de ortadan kaldırırlardı. Onlara da rahat ibadet etme imkanı sağlarlardı. İslamiyette, gayri müslimlere ibadet hürriyeti sağlandığı gibi, Müslümanların malı, canı, namusu nasıl korunuyorsa, gayri müslimlerin mal ve can emniyeti de aynen sağlanır. Bunun için gayri müslimler, Müslümanlar arasında asırlarca, rahat, korkusuz bir şekilde yaşamışlardır

 

www.AdnanSensoy.com