İnsanların çoğunluğu duygusal yapıları gereği unutulmamak isterler. Bu nedenle geçmişten günümüze binlerce yıldır mimari, resim, hat, müzik aklımıza gelen her alanda eser vermişler ya da yaptırmışlardır. Şüphesiz türü ne olursa olsun yazılı eser bırakmakta böyledir. Ancak yazmak zordur.
Unutulmak endişesi “taşımadan’’ muhteşem eserler ortaya çıkaranlar olduğu gibi tasasız, umursamaz, sıkıntısız insanlarda var elbette. Ömrünü ilime adamış, felsefeci, şair, öykü, hikâye, roman yazarları, müzik ile uğraşanlar, ozanlar bu tür rahat yaşayan insanlar değil hayatı kendine dert edinen özel varlıklardır. Bunlar farklı bakar, görür, farklı düşünür, hisseder, farklı ifade ederler. Toplumun genelinden ayrılan bu tipler; insanlığa duygu, estetik, felsefe yoluyla “insan olmaya yükselten” kaliteyi getirmişlerdir. Bu nedenle özeldirler.
Adnan Deniz de önce şiirleri şimdi öyküleri ile “kaliteyi yükseltenlerden.”
Unutulur mu, unutulmaz mı bilemem...
Bu nedenle son sözü Orta Çağ Mısırlı şair Tovadros’a bırakalım:
“İnsan ölüp gider
Toprak olur eti, kemiği
Çökmek ve çürümek herkesin alın yazısı
Ama okurlar var oldukça
Yazanlar sonsuz yaşar.”