İyi, doğru ve güzel
Okul yıllarında çocuklara öğretilen bir yanlış vardır. İyi, doğru ve güzeli keskin hatlarla ayıran bir yaklaşımla, doğru bilimin, iyi ahlakın, güzel de sanatın konusu olarak anlatılır.
Bu yaklaşıma, iyi-güzel-doğruyu birbirinden keskin biçimde ayırmasa, bir derece hak verilebilir. Ama bu keskin ayrım, insanın asıl olgunluğunu bu üçünü buluşturan bir çizgide bulacağı gerçeğini görmeyi zorlaştırıyor. Sadece bununla da kalmıyor mesele. Böylesi bir keskin ayrım, ‘doğru olmayan iyi,’ ‘iyi olmayan güzel’ gibi bir dizi problemli kombinasyona da kapı aralıyor.
Halbuki mesele, söylenen veya yapılanın aynı anda hem doğru hem iyi hem de güzel olabilmesi. Diğer bir deyişle, akılla kalbin, duyguyla düşünce ve sezginin, bilim ve sanat ile din ve ahlakın buluşabilmesi...
Açıkdeniz, bu bütünlüğün izinde yol alıyor ve alacak.
Bu yolculukta, doğrunun ve iyinin izinde güzel eserler ortaya koyan bir sanatkârın aramızdaki varlığını çok değerli buluyoruz.
Evet, her sayı arka kapağımızı sanatkâr kaleminin çizdiği düşünce eseri çalışmalarla kıymetlendiren Dağıstan Çetinkaya’dan söz ediyoruz. Çetinkaya, ümit vaad eden çok genç bir istidat olarak 80’li yıllarda başladığı yolculuğunu adım adım ilerletmiş ve sanatının zirvesine çıkmış bir isim. Kelimelerle değil, çizgileriyle ‘konuşan’ bir sanatkâr olarak güzel çiziyor, iyi çiziyor, iyi ki Açıkdeniz için çiziyor.
Kapak konusu ahlaka adanmış bu sayımızda, sevgili Dağıstan yine doğrunun izinde, yine düşündüren bir güzel çalışma ile aramızda. Biz harfler içinde elif olmak, elif gibi dosdoğru olmak mesajı çıkardık çizgisinden...
Hepimiz için dosdoğru bir hayat yolculuğu dileğiyle...