Büyük Selçuklu Devleti zamanında yaşayan -1095 yılında- Tayeçe adında genç bir kadın vardır. Ona hep sevgisini veren muhteşem bir ailesi vardır. Onun için her şey harika gidiyordur. Ta ki... O güne kadar.
O gün geldiğinde elinde avucunda ne varsa Tayeçe hepsini bir gece de kaybeder. Bir anda omuzlarına büyük yükler biner. Öfkesinin ateşi onun bütün vücudunu sarıp sarmaladığında artık çok geçtir. Çok büyük bir günah işlemiştir. Bedel ödemesi gerekiyordur.
Her şey Anadolu Selçuklu Devleti'ne gelmesiyle başlar. Bir kervansarayda bir cadıya rastlar. Cadı ona Albat Dağı’ndaki ejderhadan bahseder. Orada bulunan ejderhanın güçlü kılabileceği bir insan aradığını ve yıllar boyunca dünyaya hizmet edebilecek bir insan aradığını söyler. Tayeçe, tek başına bir ay geçirdiği için yaptıklarından onca insanı hiç düşünmeden katlettiği için pişman olmuştur. O ejderhayı bulup büyük günahlarının bedelini ödemek ister.
Ejderha onun ruhunu Tayeçe'nin parmağındaki yüzüğe hapsedeceğini söyler. Öldürdüğü insan sayısı kadar yaşayacaktır. 926 yıl. Mağdur olan insanlara yardım etmekle görevlendirilir.
Böylelikle Tayeçe'nin uzun soluklu macerası bu şekilde başlar...