“Hayat bir refarans mıydı? Kimi dikkate almalıydık. Nereye baksan yalanlar ve sadakatsizlikler vardı. İkiyüzlülük her yerdeydi. İşte, evlilikte, arkadaşlıkta, aşkta. Herkes diğerlerinin arkasından iş çeviriyordu. Sonra bir şey yokmuş gibi yüzlerde sahte gülümsemelerle hayatlarına devam ediyordu. Çocuklarımız kimi referans alacaktı? Kime güveneceklerdi? Onlara nasıl bir ahlak bırakacaktık? Nasılsa bildiğini okuyordu hayat, mı diyecektik? İzmir’den uzakta kalmak ilk kez bana iyi gelmişti. Düşünme fırsatım oldu ama çözüm bulamıyordum. Çaresizdim. Nereye gitsem karşıma bir kadın çıkıyordu. Hepsinin derdi ya evlenmek ya da eşleriydi ama o zaman neden evleniyorlardı ya da evleniyorduk? Bizi kafese atmak için uğraşıyorlardı. Sonra kafes iki kişiye dar geliyordu. Bize bir elbise biçmişlerdi, zorla onu giydirmeye çalışıyorlardı. Elbiseye karşı direndikçe sorunlar başlıyordu. Önce tartışmalar, sonra dışarıda avlanmalar, yine tartışmalar ve ardında boşanma faslı başlıyordu. Neden ikiyüzlü davranıyorduk? Birbirimizi sevmemiz gerekirken neden kavga ediyorduk?”
(Tanıtım Bülteninden)