登入選單
返回Google圖書搜尋
註釋İnsanların sevdiklerini, hatıralarını, birikimlerini, hayatlarını ve memleketlerini geride bırakması zordur. Düşünüldüğünün aksine basit bir olay olmayan göç; bir süreci ifade eder, kendine mahsus bir yapıya sahiptir ve ortaya çıkan sonuç herkes için aynı değildir. Bazen yalnız bazen de topluca hareket etmek gerekir ki göç bir kereye de mahsus olmayabilir. Kimisi için kaçış, kimisi için sığınak, kimisi için yeni bir başlangıç, kimisi için de menzile ulaşma anlamına gelen göçün asıl amacı zahmete göğüs gererek rahmete erişmektir. Hayatta kalabilmenin veya tabiri caizse küllerinden yeniden doğmanın bir başka adıdır. Özelde insanı genelde ise toplumu ilgilendiren bir olay olarak göç, her ne kadar kriz ifade eden bir durum olsa da kimi zaman avantaja dönüşebilmektedir. Bunun en güzel örneklerinden birisi de Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicretidir. Hicret ile Müslüman toplumu için yeni bir dönüşüm başlamış, İslam Medeniyetinin temelleri atılmıştır. Muhaceret tecrübesi olan Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. Lût gibi tüm peygamberlerin hicreti bir dava hareketidir. Bu sebeple peygamberlerin hicretinde amaç Allah’ın rızasına ulaşmaktır ve diğer göç teorileriyle açıklamaya çalışmak hata olur.