21. yüzyıl bohemliğinin gemi azıya aldığı böylesi zamanlarda, naifliğin ve maddenin ötesinde de bir şeyler var, demenin en mühim mecrasıdır şiir. Bunun için şiirler hep var olmalı, ilhamların elvanı arasında şiir hep yaşamalı… Yeni kuşaklara şiirin varlığından ve güzelliklerinden bahsetmeli, onları şiirin gönül incelten iklimine teşvik etmeli...
Şiir bir yönüyle, kainatın akustiğine seranadın başkaca bir ünvanı da sayılabilir. Bu bakımdan şair, kainattan süzülüp gelen o rengarenk, o esrarlı ışık dalgalarına durulardan duru bir ayna, ruhunun derinliklerinden idrakine, oradan da kaleminin ucuna sızan şeyler de gönüllerimizi ve dünyayı aydınlatan birer arayış akisleridir.
Ahmet Oğuz'un şiirlerini ilk elden okuma fırsatları buldum; paylaşma teveccühünde bulundular diyeyim. Şairin çalışma atölyesi olur muydu? Evet, vardı. Şiir mana olarak gelirdi ama, üzerinde çalışma bazen günler, bazen haftalar, bazan da yıllar alırdı. Bu üç şairle birlikte şunların idrakine vardığımı söyleyebilirim:
• Şair naiftir.
• Şair dertlidir.
• Şair eşya ve hadiselere karşı bilinçli farkındalık sahibidir.
• Şairin iç dünyası dış dünyasından daha renkli ve engindir.
• Şair yalnızdır.
• Şair, aleladeliğe ve sığlığa başkaldıran bir âsidir.
Ahmet Bey’le tanışıklığımız yıllara bâliğdir. Evvelen de şiirlerini paylaşırdı fakat tahsiline Medrese-i Yusufiye’de devam ederken yolladığı şiirler benim için müstesnaydı. O şiirler bambaşka bir aleme yelken açmaya azm-ı râh etmiş sevdalı gönlün iniltilerine şahitlik ediyordu. Şiirleri bana ulaştığında, manaya açık olduğumu düşündüğüm anları kollar, kahve içeceğim mekanda en büyüğünden simsiyah kahvemi söyler ve Ahmet Bey’in ilmek ilmek örülmüş dantela sanatına hayretle okumalar yapardım.
Zevk ve rengiyle tıpatıp bana uyan ve sahiplenmek istediğim şiirlerinin yanında, kalbin derinliklerindeki lahutiliğe yelken açıp, okuyanı zorlayan şiirlerine de şahit oldum. Ahmet bey, tematik olarak tekdüze bir şair değil; tıpkı, son on yılda yaşadığı akıl almaz şeyler gibi… Ahmet Oğuz’un, hecelere çok saygılı olduğu, uyaklarla bir ahenk yakaladığı aynı anda, içindeki fırtınaya hakim olamayıp ölçüsüz şiirlerin akıntısına kendini kaptırarak bir anda okuru farklı haz ve his iklimlerinde seyahat ettirdiği pek çok şiirinde gözlemlenen ayrı bir hususiyettir.
Naçizane tavsiyem, manaya açık olduğunuzu düşündüğünüz bir zaman ve mekânda, kitabı elinize alın ve sadık içeceğinizle birlikte uzun ve renkli bir yolculuğa çıkmaya hazır olun. Hani şiir gibi bir hayat derler ya; bu şiirler bir hayat gibi...
Hasan Safyürek