Elinizdeki kitap, Atatürk’ün yaşam öyküsünü ya da onu gerçekleştirdiği devrim sarmalında anlatmaya yönelik bir çalışma değil. Ayrıca onu akademik anlamdaki felsefe ile uğraşan biri olarak gösterme amacını da taşımıyor. Yazarları onu geniş anlamda algılanması gereken felsefe ve yaşam bağlamında ele alıyorlar. Bu konunun seçiminde, tıp alanında profesörlüğe kadar yükselen ama buna ek olarak felsefe doktorası yapan ve yıllardır bilim felsefesi, psikiyatri, evrim kavramı, tarih’in kuramsal yönleri ve laiklik konularında yayınlar yapan Yaman Örs’ün etkili olduğu, genç hukukçu Burcu Baytemir’in de ona katıldığı anlaşılıyor. Bu nedenle çalışma daha çok kavramlar, terimler ve onların zaman içinde uğradıkları anlam değişikliklerini yansıtan bir özellik taşıyor. Yazarlar da önsözlerinde kullandıkları felsefe teriminin, öğretim programlarında yer alan felsefe konularından daha geniş anlamda, yaşam felsefesi olarak algılanması gerektiğini belirtiyorlar. Nitekim ilgili bölümde Atatürk’ün, Müspet ilme dayanmayan, sadece metafizik meseleler üzerinde duran düşünceye felsefe değil, ilm-i kelam derler sözü aktarılarak onun bilimsel felsefeden yana olduğu vurgulanıyor