Aşk, bir başka varlığa karşı duyulan derin sevgidir. Sevgi kuramının kurucusu Psikanalist Erich Fromm; sevgiyi, insanlığın sorunlarına bir yanıt olarak, kişideki aktif ve yaratıcı gücün kaynağı bir enerji olarak ve bu söz konusu yaratıcılıkla sevmeyi de bir sanat olarak tanımlar. Bir sanat olması bakımından da uygulamada olgunluk gerektirir.
Sevginin türlerine ilişkin ilk psikiyatri dalında çalışma, Sigmund Freud tarafından yapılmıştır. Freud, sevginin her türlüsünün kaynağının cinsellik olduğunu öne sürer. Bu görüşüyle çok büyük eleştirilere maruz kalsa da biyolojik olarak sevginin, hormonlar ya da kimyasallar bakımından cinsellikten başka bir kaynağı yoktur. Freud’a göre sevginin bütün diğer türleri (aile sevgisi, tanrı sevgisi) uygarlıkla gelişen yüceltmelerin sonucudur ve cinsellikten türemiştir. Bu konuda özellikle yerli kültlerindeki “totem-tabu” anlayışı üzerinde durarak inceleme yapar.
Erich Fromm ise sevgiyi, biyolojik kaynağı ne olursa olsun beş türde sınıflandırır: