5 ülkede 70 okul işleten GEMS’in CEO’su Sunny Varkey diyorki: “Ailelerin gelirlerine göre çocukları için en iyi eğitimi almaları konusunda biz havayolu şirketlerinin ekonomi, business ve first class sınıf mantığını kullanıyoruz.” Dolayısıyla GEMS, İsviçre’de seçerek aldığı öğrencilerden oluşan bir okulunda dünyanın en pahalı eğitimlerinden birini verirken düşük gelirli insanların oturduğu yerlerde daha başka finansal taktikler kullanmaktadır. Ancak, CEO Varkey’nin sözleri çok açık: Düşük gelirli ailelerin çocukları maalesef “ekonomi sınıfı” eğitimle yetinmek zorundadır!
Türkiye’de de 12 Eylül askeri darbesini takip eden yıllarda devreye konan ve 1983 yılında başlayan Özal iktidarların resmi ekonomi politikası olan Yeni Liberalizm 2002’den sonra Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetleri tarafından da benimsendi ve hızla uygulamaya konuldu. Özellikle 2012 yılından beri, diğer pek çok alanda son hız uygulanan Yeni Liberal politikalar Türk eğitim sistemine de yaygınlaştırılmaya başlandı. Ana hatlarıyla sağlıkta uygulanan liberalleştirme taktikleri eğitim için de şablon olarak kullanılmaktadır.
Bu süreçte devlet okulu büyük bir hasar almıştır. Sık değişen sınav sistemleri, okullar arasındaki uçuruma varan kalite farkları, özel okullara uygulanan devlet desteği ve teşviği, İmam-Hatip okullarının dayatılması gibi uygulamalar velileri hızla devlet okulundan uzaklaştırmaktadır. Niteliksiz ve siyasi görüşleri doğrultusunda atanmış yönetiler tarafından yönetilen devlet okulu ve İmam-Hatip okulu arasında kıskaca alınan veliler hızla ve bilinçli bir şekilde özel okullara yönlendirilmektedir.
Dünyada 2.5 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşan eğitim sektörü özel sektörün iştahını kabartmaktadır. Türkiye’de de artık profesyonel yöneticilerce, verimlilik esasına göre yönetilen çok kampüslü zincir okullar yoluyla kısa sürede ABD orijinli Charter Okullara geçiş hazırlığı yapılmaktadır. Kısa süre önce Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti tarafından çıkarılan bir yasayla devlet okullarının özel vakıflara, kişilere veya şirketlere kiralanması gündeme alınmıştır. Bu tür okullara devam eden öğrenci başına devletin bu kurumlara kaynak aktarması söz konusudur. Bu durum Charter Okula geçişin ilk adımıdır.
Eğitimde kamu kaynaklarının özel sektöre aktarılması temeline dayanan Charter Okul, uygulandığı bütün ülkelerde eğitimde eşitsizliğin artmasına, zengin ve yoksul arasındaki makasın açılmasına ve öğretmenlik mesleğinin büyük zarar görmesine neden olmuştur.
Bu kitap demokrasi, hak, eşitlik arayışında devlet okulunun tekrar ayağa kaldırılmasının ülkemizin geleceği için yaşamsal bir konu olduğunun altını çizmektedir.