Vaktiyle kendilerinden bir iki yerde, bazı vesilelerle bahsetmiştim. Haklarında bütün bi- -ip hatırladıklarımı toplu bir şekilde, gittikçe çoğalıp birbirleri üzerine yığılan yılların tesiriyle hafızam zaafa uğramadan önce, daha acı ve doğru bir ifade ile ihtiyarlıktan dolayı perişan olmadan önce kaydetmek istiyorum. Bir roman olmayan bu sahifeler tabiî tarih de değildir. Fakat bazı taraflarında tarih gibi roman unsurları da bulunduğunu sanıyorum. Gönlüm de okuyucularımın bu sahifeleri sevmesini istiyor. Maalesef hiç ziyaret edemediğim mezarlarında taşları çoktan devrilmiş olmak gereken bu eski zaman kadınlarının hiç değilse isimlerini bellemelerini istiyor.
İlâve edeyim ki, annem hariç bu kadınlardan ancak ikisini, babamın büyük annesi Sabure ve annesi Hasibe Hanımları şahsen gördüm ve sonuncu tarafından büyütüldüm. Kendilerinden bahsedeceğim diğer hanımların ikisi, yâni an-> nemin annesi Ayşe Sıdıka ve Sabure Hanımın ortağı Naime Hanımlar ben doğmadan önce ölmüşler. Hasibe Hanımın ortağı Fehime Hanımın ise ne zaman öldüğü, hattâ, binde bir ihtimâl ile hâlen sağ olup olmadığı meçhulümdür. Zira, bundan yarım asır evvel, Sivastan babama bir mektup yollayıp bir iltimasta bulunarak cevabını istemiş, fakat adresini bildirmeği unutmuş. Ondan sonra da kendisinden artık hiç bir haber alınamamış...