Bu kitap niye yazıldı?
Hiç kimsenin yalan isnatlarla mahkûm edilmediği, bebeklerin zindanlarda büyümediği, toplumsal linçin olmadığı ve tüm geçmişini bir sırt çantasına dolduran insanların üç dakikada mülteci sayılmadığı o özgür günlere -ki ben göreceğimize yürekten inanıyorum- selam göndermek amacıyla yazıldı.
Kendilerine başka seçenek bırakılmadığı için varını yoğunu bir kaçakçıya teslim edip, sonra da Meriç’in serin sularında şehit olan masumları unutturmamak için yazıldı…
Âdeta bir açık ve kapalı cezaevine dönüştürülen canım ülkemdeki mağdurların yaşadığı acılara tercüman olmak için yazıldı…
Kâbil’den beridir süregelen zulümlerin müsebbibi olan zalim muktedirlerin yapıp ettiklerine ötede şahitlik edebilmek için yazıldı…
Gurbette veya sılada isyan etmeyerek her hal üzere şükredenlerin, ötelerden bir inşirah bekleyenlerin dualarına “ÂMÎN” demek için yazıldı.
Bir sonbahar günü veya bir ilkbahar sabahı veyahut bir kış ya da yaz gecesi gurbete diye bir bilinmeze yola çıkıp, sevdiklerini gözleri yaşlı ardında bırakanların hatırasına yazıldı.
Başka mülteciler tanıdı, hikayelerini dinledi, kendine acımayı bıraktı.
Ve kendine yeni bir hedef belirledi; “öncelikle insan olmak…