Hazcılık olsun, karamsarlık ya da yararcılık, mutluluk… Şeylerin değerlerini haz ve acıya göre ölçen, yani, ikincil, yan öğelere göre ölçen, bütün bu düşünme biçimleri, görünüşteki düşünme biçimleridir; yaratıcı gücünün ve sanatçı vicdanının bilincindeki herkesin alay ederek, acımadan aşağı gördüğü çocuksuluklardır.
Acıyorum size! Doğal ki, bu sizin anladığınız anlamda acıma değildir. Toplumsal bir bunalıma, topluma, onun hastalığına, bahtsızlığına, çevremiz bunlarla dolu olmasına karşın başından beri ahlâksızlığa, darmadağın olmuşluğa, acıma değil; hatta, homurtulu, ezilmiş, bozguncu “özürlük” diyerek, egemenlik isteyen köle tabakalarına daha az acımadır. Bizim acımamız, daha yüksek, daha uzak görüşlüdür. İnsanın nasıl kendini küçülttüğünü, sizin onu nasıl küçülttüğünüzü görüyoruz!
Betimlenemez bir korkuya acıdığınızı gördüğümüz, bu acımaya direndiğimiz ciddiliğinizi, herhangi bir uçarılıktan daha tehlikeli bulduğumuz anlar vardır. Olabildiği yerde; bu “olabildiği yer” sözünden daha ahmakça bir şey yoktur; acıyı yok etmek istiyorsunuz; ya biz? Biz, öyle görünüyor ki, acıyı yükseltmeli, şimdiye dek olduğundan daha kötüleştirmeliyiz! Sizin anladığınız anlamda refah, bir amaç değil, bize bir son gibi görünüyor; insanı yakında kepaze edip, gülünç düşürecek; çöküşünü istenir kılacak! Acı çekme eğitimi, büyük acılar çekme; bilmiyor musunuz, yalnızca bu eğitimin şimdiye dek insanın tüm yüceliklerini yarattığını? Şu mutsuzluktaki ruh gerginliği, kendi gücünü, büyük yıkımlar karşısındaki korkusunu, mutsuzluğa dayanmada, ısrarda, mutsuzluğu yorumlamada, mutsuzluktan yararlanmadaki icatçılığını ve yürekliliğini eğiten, onun üstüne söylenen, derinlik, gizem, maske, ruh, hile, büyüklükle ilgili her şey, acı çekmeyle, büyük acı eğitimiyle söylenmiyor mu?
İnsanda yaratılan ve yaratan birleşmiştir; insanda, malzeme, kırıntı, fazlalık, çamur, kır, saçmalık karmaşa vardır; öte yandan, yine insanda yaratıcı, biçim verici, çekiş sertliği, seyircilik tanrısallığı ve yedinci gün vardır. Bu zıtlığı anlayabiliyor musunuz? Sizin acımanız “insandaki yaratılmış” için geçerli olmalıdır; biçimlenmiş, kırılmış, haddeden geçirilmiş, parçalanmış, yakılmış, kor haline getirilmiş, arıtılmış olanlar için -zorunlu olarak acı çekmesi gerekenler için mi? Ve bizim acımamız; hâlâ anlamadınız mı kime bu tersine çevrilmiş acıma; tüm zayıflıkların ve yumuşatmaların en kötüsü olarak acımanıza karşı koyduğunda?
İşte: Acımaya karşı acıma! Oysa, bir kez daha söylersek, bütün haz, acı, acıma sorunlarından daha yüksek sorular vardır; onlarda çıkılıp kalan felsefe, bir zayıflıktır.