“CELLAT” tezatların romanıdır.
Yan yana gelen siyahla beyazın, birbirine kattığı güzelliğin romanıdır.
Bir tezattır; toplumun dışladığı iki insanın, cellat Eyyüb Naci ile .rospu Melinda’nın birbirlerine sevdası!
Bir tezattır; korsanların elinden kaçan Borysko’ya sığındığı evdeki adamın verdiği nefreti bir omzunda, Borysko’nun çocukluğundan gelen, çiçeklerin, ağaçların, coşkuların süslediği sevgiyi, celladın öbür omzunda taşıması!
Bir tezattır; celladın kanla, kopan başlarla geçen günleri arasında, lanetli yerde iki göz ev yapması, içinde Malinda’sı, güvercinleri, gülleri ile yaşamak istemesi!
Tezatlarının dünyasında Eyyüb Naci duygularını can dostu ile paylaşıyor, “yol kardeşim Kıvrık İbrahim bu lanetli yerde her şeyi güzel görüyorum” diyor, “taş duvarlı iki göz evim bitince, bana Cellat Mezarlığı dibinde, Karyağdı bayırında açmış çiçek olacak!”
Celladın yüreğindeki heyecanların yabancısı olmayan Kıvrık İbrahim, “Bektaşi dedesi gözlerine perde inen bazı mutsuz kişiler vardır, güzellikleri göremezler derdi, ama sen mutlu adamsın ki kuruluk yaşamıyor, kendi cennetini bulabiliyorsun” diyor….