Yabancı dil öğrenimi ve öğretimi sürekli devinim içindeki günümüzün küresel dünyasında oldukça önemli bir yer tutmaktadır. İletişimin evrensel bir boyut kazanmasıyla birlikte dünyadaki sınırlarının kalkmakta olduğuna, buna bağlı olarak da dil kullanımına gereksinimin önemli ölçüde arttığına tanık oluyoruz. Dünyanın neredeyse her köşesinde çok sayıda insan, toplumsal, artırımsal, düşüngüsel ve ekinsel gereksinimlerine koşut olarak İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, Çince, Arapça ve Rusça gibi değişik dilleri edinmek için büyük bir çaba göstermektedir. Bu çabalara değişik ülkelerde yer alan özel dil okullarını, ilkokuldan üniversiteye kadar okul izlencelerinde yer alan yabancı dil derslerini, Avrupa Birliği içinde yıllardan beri süren Erasmus gibi öğrenci ve öğretmen değişim izlencelerini örnek olarak gösterebiliriz. Yabancı dil öğreniminin kuşkusuz sayısız yararından söz edilebilir. Genel anlamda birbirlerini tanımayan ya da tanıma olanağı bulamayan insanlar arasında iletişim yolları açılmış, bilginin özgürce paylaşımı gerçekleşmiş olacaktır. Bunun sonucunda da birbirlerine yabancıl olan ekin ve geleneklerin birbirlerini anlamaları kolaylaşacak, çok dillilik ve çok kültürlülük gibi kavramlar insan yaşamında daha fazla yer bulacak ve insanlık için sonsuz hoşgörü ve barış evreninin oluşumuna katkı sağlayacaktır.
Dil edinimi ve öğrenimi ile dil eğitimi ve öğretimi sorunsalları karşılıklı olarak birbirini tamamlayan ve güdüleyen olgulardır. Bu bağlamda kuşkusuz hem öğretici hem de öğrenci açısından çok sayıda üstesinden gelinmesi gereken zorluk ve sorunla karşılaşılmaktadır. Bu sorunların çözümü ve zorlukların aşılmasına yönelik olarak gelişen uygulayımbilimsel araç gereçler aracılığıyla oldukça etkili ve çok boyutlu yeni dil öğretimi ve edinimi yöntemi ve yaklaşımları geliştirilmektedir. Dünyada en etkili üç dilden birisi kuşkusuz beş anakarada yaklaşık 200 milyon insanın kullandığı Fransızcadır. Fransızca, ülkemizde son yıllarda öğretilmesinde belirgin bir gerileme yaşasa da gerek Milli Eğitim izlencesinde, gerekse de üniversitedeki dil, edebiyat ve çeviribilim bölümleri ile özel dil merkezlerinde öğretilen bir dil olarak varlığını sürdürmektedir. Demek ki Fransızcanın öğretimine yönelik çalışmaların ülkemizde yapılması çok önem arz etmektedir.
Bu bağlamda, Dr. Yusuf Topaloğlu’nun büyük bir emeğin ürünü olarak doktora tezinden esinle yayımladığı Dil Öğreniminde Yabancıllık başlıklı bu çalışma, yabancı dil öğrencilerine yol gösterici bir niteliktedir. Yapıt, karşıtsal dilbilim alanında kuramsal ve yöntemsel yenilik ve yaklaşımları açımlamasının yanında, üniversitelerin Fransızca bölümlerinde dil öğrenen Türk üniversite öğrencilerinin dil öğrenimi sürecinde diller arasında karşılaştıkları yabancıl öğelerin (fr. xénité) aşılması ereğiyle bir dizi dil izlemi önermektedir. Çalışmada Türk üniversite öğrencilerinin Fransızca öznellik kipi öğreniminde zorlanmalarına, iki dildeki kipliğin biçimsel ve işlevsel farklılıklarının neden olduğu varsayımı ileri sürülmüştür. Bu zorlukların aşılması bağlamında dilsel benzerlikler ve farklılıklar öğrenimi kolaylaştırmakta mı yoksa zorlaştırmakta mıdır? sorusu sorulmuş ve nicel yaklaşım benimsenerek öğrencilerin yanıtlaması için bir tutum sormacası hazırlanmıştır.
Araştırma yapıtı dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde çalışmanın evreni, amaç ve kapsamı ve araştırma sorusu ile varsayımına ilişkin genel bilgiler verilirken, Dilsel Yapıların Dil Edinimindeki Rolü başlıklı ikinci bölümde uygulamalı (karşıtsal) dilbilim, yabancı dil öğrenim kuramları ve yaklaşımları ele alınmaktadır. Üçüncü bölüm araştırmanın sormaca uygulama yöntemine ayrılırken, son bölümde sormaca yöntemiyle elde edilen bulgular tartışılmakta ve sonuç bölümünde de öğrencilerin dil öğrenirken karşılaştıkları yabancıl öğeler karşısındaki tutum ve davranışları değerlendirilerek, yeni dil öğrencilerine yenilikçi öğrenme yöntemleri önerilmektedir.
Sonuç olarak, çalışmanın alanda bir boşluğu dolduracak nitelikte olduğu, dil öğrencilerine, karşılaşacakları öğrenme zorluklarını nasıl aşmaları gerektiği konusunda yol gösterici olduğu, alandaki yeni araştırmacılar için hem kuramsal ve yöntemsel hem de uygulama bağlamında örnek oluşturacak bir nitelik taşıdığı düşünülmektedir.
Prof. Dr. Ali TİLBE
Ocak, 2019