Plinius’un dediği gibi, herkes kendisi için bir derstir. Yeter
ki insanoğlu kendini tanımak için uğraş versin. Sonuçta kalem
elimdeyken benden bir ben daha çıkarmak heyecan vericiydi.
Gözümle görüp canımın canında hissettiğim olaylar, kalemime
malzeme olup satırlara dizildiler. Bazen de kaldırımsız, çamurlu sokakların köşelerinde yastıksız, yorgansız gariplerin ılık nefesini yüreğimin ortasında duymaya ve başarabildiğim ölçüde
bunu kâğıda dökmeye çalıştım.
Amacım, çevremde gözlediğim olup bitenleri herkesle paylaşmak… Belki anlattıklarım ilginç görülmeyeceği gibi abartılmış da bulunabilir, hatta doğal biçimde seyreden olaylardan
başka bir şey olmadığı da söylenebilir. Japonların bir atasözü
vardır: “Güneş altında söylenmedik söz yoktur.” O yüzden, bu
kitapta da yeni bir şey ortaya koyulmuş sayılmaz. Sıradan da
görülse anlatılanlar bizzat yaşanmışlıklardan yola çıkılarak ka-