İkinci Dünya Savaşı’ndan bir yıl önce, 7 Aralık 1938’de İsrail devletinin ilk yöneticisi olan ve en büyük siyonistlerden biri olarak tarihe geçen Ben Gurion, şu açıklamayı yapmaktadır: “Eğer bilsem ki Almanya’daki Yahudi çocuklarını İngiltere’ye götürerek onların hepsini kurtaracağım veya bilsem ki Kudüs’e götürerek onların yarısını kurtaracağım. Şüphesiz onları İsrail topraklarına, Kudüs’e götürmeyi tercih ederdim. Zira biz sadece bu çocukların hayatını değil, İsrail tarihini de düşünmek zorundayız.” Adolf Hitler’in Nazi harekâtı ile başlayan yedi yıllık süreçte 70 milyon insanın öldüğü gerçeği ile yüzleşirken bu insanların ölümünü hazırlayanların sadece Hitler olmadığını, Yahudilerin tek bir merkezde toplanması adına bu katliamlara ortak olanların da bulunduğunu okudukça hayret edeceksiniz. Dresten’de fosfor bombaları ile 200 bin sivilin yok edilmesini, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları ile yapılan katliamları unutturmak adına birileri, kendi senaryolarında Hitler’i baş aktör olarak seçmiş ve Yahudi Soykırımı’nı sahneye koymuştur. Kitabın kapağını araladığınız andan itibaren, insanlık tarihinin gördüğü en büyük katliamların arkasındaki şeytani akılları okudukça şaşıracak ve Üçüncü Dünya Savaşı’nın arifesini yaşadığımız bugünleri daha iyi anlayacaksınız.