登入選單
返回Google圖書搜尋
Karabatak #8
註釋

İnsanlara Teşekkür Tanrıya Teşekkür

Baharla yaz arasındaki yol ne kadar kısa. Yedinci sayımızla sekizinci sayımız arasında kaç nefes aldık! Nefes yaşamanın, nefes nefese kalmak koşmanın belirtisi. Koşuyor ve koşturuyoruz. Acelemiz var. Hayır, dergi gecikmedi. Geciken biziz. Türk edebiyatının Karabatak’a ne kadar ihtiyacı var!

Liseli bir gençtim Ankara’da Necip Fazıl’ın konferanslarına gittiğimde. Kültür merkezlerinde değil sinemalarda verilirdi o vakit konferanslar. Necip Fazıl bir kıvılcım gibi düşerdi salona ve büyük bir yangın çıkardı ruhlarda. Herkes ayakta. Aynı tempoyla alkış tutulurken, bir ağızdan “Üstat – Üstat” diye bağırılıyor. Edebiyat o vakitler bireysel değil kitlesel dalgalanmalar yaratırdı. Öncüydü çünkü. İki sahneyi unutamam. Necip Fazıl kürsüye çıktı. Konuşacak. Fakat ses düzeni bozuk. Hışırtılar, cızırtılar… Üstadın kaşları çatıldı, tikleri harekete geçti ve gürledi: “Bir ses düzenini kuramayanlar, İslami düzeni mi kuracak!” Hemen gereği yapılmazsa salonu terk edeceğini söyledi.

Bir konferansta da alkışı çok seven üstadın alkışa karşı çıkışını görmüştüm. Arı Sineması Ankara’nın en iyi sinemasıydı o zamanlar. Üç katlı sinema hıncahınç dolmuş, “Üstat – Üstat” diye inliyor. Hayır, bu alkışlara itiraz etmedi Necip Fazıl. Konuşması esnasında, ilgisiz bir yerde tek başına alkışlamaya başlayan adamaydı kızgınlığı. “Hey sen, neden alkışlıyorsun!” bağırmıştı, ikinci kata başını kaldırıp. Yersiz övgünün övene de övülene de zararı vardı.

Sekizinci sayımızda Necip Fazıl’ı anıyoruz. Prof. Dr. Fatih Andı, Prof. Dr. Hasan Akay, Prof. Dr. Fikret Turan, Yard. Doç. Dr. Zeynep Şerefoğlu, Yard. Doç. Dr. Turgay Anar ve Hümeyra Hancıoğlu özgün çerçevelerde değerlendirdiler üstadı. Ertan Sertöz illüstrasyonuyla zenginleştirdi dosyayı. Röportajımız yine bir bilge adamla: Mehmet Serhan Tayşi. Millet Kütüphanesi’nin efsanevi kahramanı. Genç öykücülerimizden Demet Soysal, kitap eksenli bir sohbet yaptı Tayşi’yle. Betül Görgülü ise Tayşi’yi fotoğrafladı. Bu güzel insanın sözleri ruhlarımızda var olduğumuz sürece yankılanacak: “Allah’a giden muhabbet yolu insandan geçer. Nâsa teşekkür Hakk’a teşekkürdür, nâsa küfür Hakka küfürdür. Onun için nâsı bir düşman gibi görmeyeceğiz. Nâs ancak Allah’a gitmemizi engellediği zaman düşmandır.”

Karabatak bir kitap hacminde çıkıyor ve bu sayı da birbirinden özgün şiir, öykü ve denemelerle dopdolu. İnsanlara teşekkür Tanrı’ya teşekkür madem, Karabatak’ın derinlere dalması, yükseklerde uçması için emek veren bütün yol arkadaşlarımıza teşekkürü bir borç biliyoruz. Şairlerimiz Celal Fedai, Hüseyin Akın, Ayşe Sevim, Yahya Kurtkaya, Çayan Özvaran, Yusuf Duruk, Şafak Çelik, Emirhan Kömürcü, Kamil Remzi Cin, Faysal Soysal, Hasibe Çerko, Fuat Eren, Meryem Kılıç, Sümeyra Yaman, Nuriye Torun, Edanur Aydın, Sevgi Yerlioğlu, Hayrunnisa Çetin; yazarlarımız, Ali Galip Yener, Celal Fedai, Mehmet Sabri Genç, Hakkı Özdemir, Metin Erol, Kamil Yıldız, Eray Sarıçam, Fevzi Yılmaz, Nur Kıpçak, Sare Çizmecioğlu, Fatih Andı, Hasan Akay, Fikret Turan, Zeynep Şerefoğlu, Turgay Anar, Hümeyra Hancıoğlu, Rahşan Tekşen, Hande Topbaş, Şule Köklü, Demet Soysal, Murat Dai, Hasibe Çerko, Emel Dumankaya, Ümit Çakır, Semiha Fikret, Muhsin Mete, Yasemin Karahüseyin, Hüseyin Sorgun, Faysal Soysal, Hakan Bilge; çevirmenlerimiz, Mehmet Kanar, Bünyamin Kasap, Yahya Kurtkaya, Sare Öztürk, Semra Cengiz. Karikatüristimiz Ertan Sertöz, fotoğraf sanatçımız Fatih Korgan, grafik sanatçımız Sedat Gever ve dergimizin yazıları için tek tek göz nuru döken Oya İşeri Gever…

Alkışı bilmem ama teşekkürü hak ediyor Karabatak ailesi.