Sanayi ve ticaret yasamı ve genel olarak ekonomiyle toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan tüketici kesimin ilgisi, genellikle kendisine dokunduğu yönleriyle sınırlıdır. Ya eve son alınan elektrikli aletin bastan savma yapıldığından yakınılır, ya da halen mütevazi kazancın bir bölümünden tasarruf amacıyla, en prim getirici ve para değer kaybının önüne geçici şekilde tahvil, altın, döviz vb. alımıyla sınırlıdır. Gelgelelim, ekonomiyle bu düzeyde uğraşan yalın bir birey için, Amerikan filmlerinden fırlamış istisnaî bir yuppie olmadıkça, fili tarife kalkan bir körden fazla basari şansı yoktur. Durum, karşıt uç gibi görülen sanayici, tüccar ya da sade dükkâncı cephesinden de pek farklı değildir. Genelde ülkenin hali neyse, örneğin, sanayicininki de odur, seklinde ifade edilen kaba hüküm, bir ölçüde doğrudur. Az gelişmişlikten kurtulma çabası içerisindeki imalât sektörlerinde yol almak için alt yapı, hukuksal düzenlemeler ve benzeri ön koşulların yokluğu, girişimciyi, sanayileşmiş bir Batı toplumundaki sağlıklı büyüme fırsatlarından mahrum bırakmaktadır. Ayrıca kültürel-sosyal etkenler, ise uygun eğitim görmemişlik, alaylılık, ‘kaçak güreşme’, bilen bilmeyenle dolmuş piyasada kaynakların hak edene gitmesini engelleyen ortam, bilinçli işadamlarını bile çaresizliğe sevk edecek düzeydedir.
Reklam sektöründe profesyonel bir hizmet erbabı olarak çalıştığım yıllar süresince, iş dünyasının hemen her düzeyindeki yöneticilerle görüşmek, tanışmak ve çalışmak fırsatım oldu. Tanıtım için, devlet sektörü de içerisinde olmak üzere, çok sayıda isletmeyi tanımak fırsatı buldum. Bir tez çalışması hazırlamam söz konusu olduğunda da, iş yaşamındaki deneyimlerimle uzun sürede oluşan değerlendirmelerimi, sosyal bilimsel bakış ve bilgilerle birleştirme yolunu seçtim. Önümde konuyla ilgili yararlanabileceğim örneklerin sinirli olusundan, genel bakisi kaybetmeme kaygusuyla ayrıntılarda ilerlerken, kimi zaman içerisinden çıkamayacakmışım duygusuna kapıldığım oldu. Böyle durumlarda, mensucat sektörünün sanayileşmedeki öncülüğü, ülkemiz yakın geleceği ve belki kaderi açısından önemi ve güncelliği, ise daha bir sıkı sarılmaya itti.
Oğuz Aktan