"Bu yüzüğü o koysaydı elime,
Bir damla da yaş olurdu avucumda.
Hani, nerede o nurlu gözlerin nemi?
O, yakarak gitmezdi böyle sinemi.
Ben, ona yaşama sevinci verdim, ateşler içinde,
Hayatım mazeret mi? .."
Babasının, güvenlik sebebiyle eve hapsettiği Nagehan, kendisini çok seven birinin varlığını keşfedince umutlanır.
Toprak beyinin oğlu Oğuz, çocukluğundan beri sevdiği genç kıza ulaşabilmek için Sedef köşke girmeyi başarır..
Cemal beye göre Oğuz, düşmanın adamıdır ve amacı, zamanı gelince kızını öldürmektir. Peki bu gereksiz bir korkuysa, gizlice gidilen buluşma yerinde Nagehan'a ateş eden kimdir?
İhanet ettiği zannedilen Oğuz'un ve ihanete uğradığını düşünüp Oğuz'u içinden atmaya çalışan Nagehan'ın, dürüst çizgiden giderek uzaklaşan babası Cemal bey ve Onun sinsi düşmanı Gaffar Aras gibi iki büyük engeli de aşması gerekir.
Engellerin yok edemeyip dahada pekiştirdiği, bilge ihtiyarın nasihatleriyle doğrulttuğu, Kambur'un, büyük bir kefaret ödediği zorlu ve acıklı bir araya gelme mücadelesidir bu.