İMTİHAN, KALBİN EFOR TESTİDİR
İnsan psikolojisinin derinliklerinde dolaşarak hepimize ayna tutan Mevlânâ kuddise sirruh insana, “mümtehan” diye seslenir. Mümtehan, imtihana tâbi olan demektir.
İnsan olmak imtihan edilmek demektir. İmtihanın kökünde, madenin saflaştırılması ya da kalbin derinliklerindeki niyetin ortaya çıkartılması anlamları vardır.
İnsan da kıymetli madenlerin saflaştırılması gibi mihnet, bela ve sıkıntılarla denendikçe arınır. Arınma son nefese kadar bitmez, çünkü hayat devam ettikçe imtihan da eksik olmaz. O yüzden insan hep mümtehan olarak anılacağı bir yerde durur.
Hayat ve ölüm hangimizin daha güzel amel yapacağını denemek için verilmiş imtihan vesileleridir. İmtihan; korku, açlık, mal, can ve ürünlerden azaltma ile ortaya çıkabilir. Eş, evlat, cihâd, nimetler, hâsılı her şey sınama ve deneme konusu olabilir. Müslümanım demek, iman etmek bedel ister: “İnsanlar, denenip imtihandan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar? Andolsun ki biz, onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; kezâ O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır.” (Ankebut, 2-3)
İmtihanın maksadı samimi olanla samimi olmayanı ayrıştırmaktır. Dinin aslı samimiyettir. Samimiyet, kalp ile amel arasında bir tenakuz olmamasıdır. Mevlânâ kuddise sirruh’un “Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün” tavsiyesi samimiyetin özlü ifadesidir. Kalbi ile ameli arasında tenakuz bulunana münâfık derler. Nifak, bir kalp hastalığıdır.
Samimiyet kalbin sıhhat alametidir.
İmtihan, kalbin efor testidir. Kalbi sağlam olan testten geçer. Mü’min, kalbi avucunda yaşayan insandır; her imtihan onu daha çok arındırır, saflaştırır.
“İman ettik” demek bir iddiadır. İddia ispat ister.
Rabbimiz bizden bu ispatı hayatın her anında talep ediyor. İslam’la dirilerek onu temsil etmek tek kurtuluş yolumuzdur. Bu ise İslam’dan razı olmaktan geçiyor.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in “Allahım, İslam’ı rızamın son noktası kıl” duası bu mânâda ne kadar kıymetlidir! İslam’ın rızamızın en son noktası olması, imtihanın başarılmasıdır. İslam’ı istemek Allah’ın rızasını istemektir. İslam’ı istemek, hakkımızdaki muradı keşfetmektir, çünkü İslam Allah’ın bizden istediğidir. O yüzden rızasının ufkuna İslam’ı koyan imtihanı nasıl geçeceğini de bulmuş demektir.
En sıkıntılı imtihan, imtihanı yapandan gafil olmaktır. Hayat, bu gerçeği anlayacak kadar kısa, bu gerçeği kolayca taşıyamayacak kadar uzundur. Rutinin ve durağanlığın sisi, her an mucize, tecelli ve harikalarıyla zuhur eden Rabbimizin azametini idrak etmemize mânidir.
O yüzden hep teyakkuzda olmak, her anı son nefesmiş gibi yaşanan bir hayata muvaffak olmak gerekiyor. Bu şekilde göklere yükselmeye yol bulamayanlara esfel-i safilinden başka seyir yolu yoktur. “İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?” Evet, “iman ettik” demekle bırakılmayacağız. İmanı aşkla yaşamak ve çatırtılar gelen kubbemize yetişmek mesuliyetimiz var.
Üç ayların bereketli mevsimi başlıyor, istifadeler niyaz ederiz. İdrak edeceğimiz ilk kandil Regaip olacak, tebrik ederiz. Rabbimiz Recep ve Şaban’ı mübarek kılsın ve bizi azami istifade ile Ramazan’a eriştirsin.
Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidi ile hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.