Modernitenin hüküm sürdüğü çağlarda insanların karşı
karşıya olduğu siyasal ve toplumsal sorunların giderek
arttığı ve karmaşık bir görünüm kazandığı açıktır. Muhafazakârlık
da, diğer ideolojiler gibi, bu sorunlara çözüm üretme
iddiasındadır. Ancak muhafazakârlığı diğer pek çok ideolojiden
farklılaştığı husus söz konusu iddianın somut, uygulanabilir ve
gerçekçi bir zemin üzerine oturmasıdır. Bu bakımdan, muhafazakarlığın
evrensel ve yerel gerçeklikleri göz önünde bulundurarak
ve ütopik hayallere kapılmadan insanlığın ihtiyaçlarına
cevap verecek bütünlüklü bir siyasal ve toplumsal bakış açısına
sahip olduğu söylenebilir.
Ekolojik sorunlar, gittikçe artan bir şekilde insanlığın gündeminde
kendisine yer bulmaktadır. İnsanın tabiatla kurduğu ilişkinin
genel eleştirisiyle başlayan ekolojik düşünce, günümüzde
toplumların hayatlarını doğrudan etkileyen oldukça çetrefilli
sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Muhafazakârlığın ve muhafazakârların
da bazı durumlarda tüm insanlığı etkileyen bu kapsamlı
sorunlar karşısında bigâne kalması beklenemez. Daha açık
bir ifadeyle, muhafazakârlığın ekolojik düşünce konusunda da
hem kendi iddialarını ortaya koyması hem de kendi literatürünü
zenginleştirmesi önem taşımaktadır.