ŞINGIR MINGIR KELOĞLAN
Yeni oyunumuzla işte yine karşınızda Keloğlan… Yine bizden biri; köyümüzün, halkımızın kahramanı, gururu.
Olmazları olur eden, en çetrefilli konularda çözümler üretmede birinci. Saf ve gariban görünümlü, ama bir o kadar da zeki ve yaratıcı bir Anadolu genci. Fakir, ama yürekli. Fakir, ama mutlu. Fakir, ama gönlü zengin. Çileli anasından gayrı kimi kimsesi yok.
Gününü gün ettiği günlerden bir gün artık anasının sabrı taşmıştır. Bir iş bulmasını ve tek başına ayakta durabilme gayretleri göstermesini ister. İstediği bununla da kalsa iyi. Gelin ister, tarla tapan ister. Âhir ömründe bir eşeği olmamıştır, onu da ister. Gönül bu, ana yüreği… Daha neler neler ister. İstemesine ister amma… Nasıl olacak?
İşte bu açmazların açarı yeni oyunumuz Şıngır Mıngır Keloğlan’da saklı. Geleneklerine bağlı, örf ve âdetlerini manevî bir bağlılıkla sürdüren bizim oğlan, yine hazır cevaplılığı, kurnazlığı, cesareti, büyüklere saygısını hiçbir zaman elden bırakmayan mütevazı kimliğiyle hem anasını hem kendisini seven ve ona güvenenleri mahcup etmiyor.
Oyunumuz “Keloğlan’ın Becerikli Eşeği”nde olduğu gibi yine eğlendiriyor, güldürüyor, seyirciyle bütünleşiyor. Gülüp geçilesi değil. Düşündürüyor, tartıştırıyor ve kafalarda soru işaretleri bırakıyor. Çocuğa çocuk olduğunu unutturmamaya özen gösterirken aynı zamanda söz haklarının olduğunu bilme fırsatı da sağlıyor. Onlara gönüllerince hitap etmesini bilen, birlikte geldiği ana-babasını da memnun edecek bütünlüğü sağlayan bir yapıya sahip.
Çocuk tiyatrosunda amaç eğlendirmek, eğlendirirken eğitmektir. Dolayısıyla oyun zorlayıcı olmamalıdır. Eğitici ögeler aşırıya kaçmadan ve en önemlisi ders niteliğinde olmadan sunulmalıdır. Böylece bu öğretilerin oyun bitiminde uçuşan repliklerde kalmaması sağlanmış olacaktır. Bu da izleyicinin gelişiminde en etken birikimler olarak belleğinde yerini alacaktır. İşte tüm bu düşünceler doğrultusunda yılların birikimi ve deneyimleri sonucu ortaya çıkan bu eseri aslında özel bir oyuncu kadrosu için kaleme almıştım. Yıllarca o kadronun tekrar bir araya geleceği umuduyla sakladım. Belki bu davranışım kimilerince bencillik olarak değerlendirilebilir. Oysa eminim tiyatro sevdasının ne olduğunu bilenler beni anlayacak ve hak vereceklerdir. Maalesef yaşam koşulları bu eseri sahneleme şansını elimizden almış, grubun tekrar bir araya gelmesi hayal olmuştu. Üstelik geçen süre zarfında asıl yazma kaybolmuştu. Yıllar sonra tesadüfen bir kopyasını buldum. Dünyalar benim olmuştu. Yıllarca kendi grubumla oynayabilme sevdasıyla yanıp tutuştuğum, bu umutla saklı tuttuğum eseri, daha fazla tozlu raflarda saklamayı içime sindiremedim. Gelecekte tekrar kaybolup gitme ihtimalini de göze alamadığım için, gerek dil gerekse kurguda yaptığım yeni düzenlemeler ve eklemelerle oyuna son şeklini vererek onu gün yüzüne çıkarmaya, paylaşmaya karar verdim.
Oyunu dostlarımla sahneleyememiş olmanın verdiği burukluk eşliğinde, Türk tiyatrosunun çocuk oyunları arşivine bir eser daha kazandırmanın mutluluk avuntusuyla ve sahnelenmesinde gereken özenin gösterileceği umuduyla sizlerle paylaşıyorum.
Başarıyla sahnelenip oynanması dileklerimle.
Tahsin Melan