Tarihin gördüğü/tanık olduğu en büyük imparatorluklardan
biri olan Osmanlı üç kıta üzerinde oldukça geniş bir
coğrafyada 600 yıl hüküm sürmüş ve bünyesinde bir çok
etnik ve dini olarak farklı milleti barındıran zengin ve köklü
bir kültüre sahip olan tarihi bir mirasın sahibidir. Türkiye
Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’ndan devraldığı bu
mirasla arşiv malzemesi bakımından çok büyük zenginliğe
sahiptir. Bu zengin kültürel/tarihi mirasın sahibi olan Türk
arşivlerinde herhangi bir araştırma yapılmadan yazılacak bir
bölge tarihi ve dünya tarihinin eksik kalacağı şüphesizdir.
Bilgiye ulaşmadaki engelleri ortadan kaldırmak amacıyla
belgeler dijital olarak internet ortamında ulaşıma açılmıştır.
Arşivler, bir ülkenin tapu senedi, bir milletin benliği,
hatıratı, geçmişinden bugüne ve yarınlarına ışık tutan
kültürel bellektir. Millet olabilme ve millet kalabilmede
ise bu kültür değerlerinin gün yüzüne çıkarılması büyük
önem taşır. Bir devletin ve milletin tarihi, kültürü ve milleti
millet yapan kültürel kodları arşivlerinde gizlidir.
Arşivler mensup oldukları dönemin tarihi, diplomatik,
siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel, folklor, mimarî, sanat,
demografik yapı, durumlarını ihtiva eden birinci elden
güvenilir kaynaklardır. Bu tarihsel mirası gelecek nesillere
aktaran millî kültürel bir hafızadır. Osmanlı arşivindeki
belgeler adeta birer kanıt niteliğinde ait olduğu dönemin
geçmişini yansıtan canlı tanıklardır. Bu boyutuyla arşivler,
bir milletin geçmişi ile geleceği arasında köprü olmak gibi
önemli bir misyon yüklenmiştir. Osmanlı arşivinde yer alan belgeler, onu dünyanın en önemli arşivlerinden biri
konumuna getirmiştir.
Arşivlerin en büyük özelliği, sosyal ve beşeri bilimler
için ilk elden kaynak olmalarıdır. Türk-İslam geleneğinde
yazılı kağıda saygı gösterilmesi sebebiyle, devlet işlemlerine
ait yazılı evrakların tamamı, müsveddeleri dahil olmak
üzere büyük bir titizlikle muhafaza edilmiştir.
Bu çalışmada, T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri
Başkanlığı, Osmanlı Arşivinde yer alan, Kösem Sultan,
Gülnuş Sultan, Mihrişah Sultan, Nakşıdil Sultan, Şefkiefsar
Sultan ve hangi Valide Sultan’a ait olduğu bilinmeyen Valide
Sultan mektupları üzerinde çalışılmıştır.
Ancak, bu mektupların pek çok yazım yanlışını ihtiva
etmesi belgelerin okunması açısından büyük bir zorluğu
da beraberinde getirdi. Çoğu defa imlalar bozuk, ifadelerin
çetrefil olduğu bu mektuplar arasında düzgün ve güzel
yazılmış olanlar da vardır.
Mektupların çevirisi yapılırken transkripsiyon alfabesi
kullanıldı. Yanlış yazımlara rağmen mektubun dil ve uslup
özelliklerini bozmamak/korumak adına metne sadık kalındı.
Mahrem olan bu dünyanın kadınlarının mektuplarını
daha iyi anlaşılması için önce Harem ve Valide Sultanlık
müesseseleri kısaca tanıtılmış, mektuplarına yer verdiğimiz
Valide Sultanların hayatları hakkında kısa bilgiler verilmiştir.
Kösem Sultan’a ait 10, Gülnuş Sultan’a ait 14, Mihrişah
Sultan’a ait 22 Nakşıdil Sultan’a ait 2, Şefkiefsar Sultan’a ait
16 ve hangi Valide Sultan’a ait olduğu bilinmeyen 8 mektup
olmak üzere toplam 72 mektup üzerinde çalışılmıştır.
Bir edebi tür olarak mektup türü hakkında bilgi verilmiş
elimizdeki mektuplar bu yönüyle bir değerlendirilmeye
tabi tutulmuştur. Mektuplar transkripsiyonlu metin ve
tıpkıbasımları ile birlikte verilmiştir. Gramatikal bir indeks
hazırlanmıştır.