Türk İslâmı, yani Türkiye’nin tarihsel, toplumsal ve kültürel geleneği içinde şekillenmiş özgül biçimiyle İslâm, son yıllarda hararetli tartışmalara konu oluyor. Özellikle Alevîlik, çetin tartışmaların savaş alanı görünümünde. Bu tartışmalarda, somut tarihsel bağlamları gözetmeyen bir bakışın egemenliği görülüyor. Gerek Alevîlik, gerekse Türk İslâmı’nın simge isimleri, bugünkü Kemalist veya “Türk-İslâm Sentezci” vs. ideolojik tercihleri doğrultusunda, dümdüz bir tarihsel süreklilik kurgusu içinde efsaneleştiriliyor. Ahmet Yaşar Ocak’ın elinizdeki derlemesi, her şeyden önce somut bağlamları gözeten bir tarihçilik yaklaşımının örneğini veriyor. Derlemedeki makaleler, Türk İslâmı’nın ve özellikle heterodoks geleneğinin özgül karakterini tasvir eden önemli katkılar içeriyor. Anadolu tarihsel coğrafyasında ortodoks ve heterodoks İslâm kültürleri arasındaki etkileşimin boyutları da bu çerçevede dikkatimize sunuluyor. Heterodoks Halk İslâmı’nın farklı kültürleri bağdaştırıcı özelliğini, tasavvufî-mistik karakterinin baskınlığını ve mehdîci niteliğini sergileyen Ahmet Yaşar Ocak, Türk İslâmı’nın dört önemli kişiliğini özellikle ele alıyor: Ahmed-i Yesevî, Mevlâna Celâleddin-î Rumî, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Velî.