İstanbul şehir tarihinden söz edildiğinde akla gelen pek çok değerli isim
vardır. Bu isimlerden birçoğu kalem erbabı olup yazdıkları şiirlerle, romanlarla,
İstanbul’un kent ve semt tarihini anlatan çeşitli kitaplarla İstanbul’a
hizmet etmeye çalışmışlardır. Bu kişilerin yanı sıra son yıllarda İstanbul’la
ilgili hususi araştırma yapan enstitüler, çeşitli üniversitelerde açılan “İstanbul
Araştırmaları” isimli lisansüstü programları, İstanbul konulu kütüphaneler
gibi mesailerini bu şehir için çalışmakla geçiren kurumlar da mevcuttur. Bütün
bu kişi ve kurumlar içerisinde çok özel bir yere sahip olan Osman Nuri
Ergin, gerek yazdığı ciltlerce eserle, gerek İstanbul için sarf ettiği yarım asrı
geçen mesaisiyle en önde gelen isimlerdendir. Osman Nuri Ergin, kimseden
iltifat beklemeden yaşamını memleketi için çalışmaya adamış ve milletten
aldığını yine millete verme düsturuyla bütün ömrünü tevazu içinde çalışarak
geçirmiş çok kıymetli bir ilim adamıdır. Yazmış olduğu Mecelle-i Umûr-ı
Belediyye, İstanbul Şehreminleri, Cumhuriyet ve İstanbul Mahalli İdaresi,
İstanbul Şehri Rehberi, İstanbul’da İmar ve İskân Hareketleri, Türk Maarif
Tarihi gibi hacimli ve bugün bile aşılamamış dev eserleriyle Osman Nuri Ergin
yazı sahasında hem İstanbul’a hem de ülkesine hizmet etmeye çalışmıştır
(Hınçer, 1961, s. 2495). Ayrıca icraat sahasında da 1901 yılında göreve başladığı
İstanbul şehremanetinden vilayet mektupçuluğu görevine kadar birçok makamda
bulunmuş ve yaş haddinden emekliye ayrılıncaya kadar bilfiil vazife
başında İstanbul için çalışıp üretmeye devam etmiştir (Gökaçtı, 2001, s. 7).
İstanbul’un yazılı tarihini oluşturmak için yaptığı birçok çalışmanın yanı sıra
1927 yılında Numarataja Memur Heyet-i Tahririye Müdürü sıfatıyla İstanbul
nüfus sayımı için görevlendirilen Osman Nuri Ergin, İstanbul sokaklarına
hem isim hem de numara verme işlemlerini yürüterek yeri doldurulamayacak
bir başka çalışmaya daha imza atmıştır.
Yukarıda “yarım asrı geçen mesai” ifadesi kasıtlı olarak yazılmıştır. Çünkü
birçok kaynakta Osman Nuri Ergin’in 1946 yılında vilayet mektupçuluğu görevinde
iken yaş haddinden emekliye ayrıldığı belirtilmektedir. Oysa elinizdeki
bu çalışma Osman Nuri Ergin’in 1950 yılında da görev başında olduğunu
göstermektedir.