Hürriyet, eşitlik ve kardeşlik taleplerini haykırmak bugün sıradan bir olay gibi görünse de, padişah otoritesinin olduğu bir ülke yönetiminde bu kelimelerin söylenmesi şimdikinden çok daha fazla şey ifade eder.
Elinizdeki bu kitap, yüzüncü yılına denk geldiğimiz II. Meşrutiyet’in ilanının ve bu ilandan sonra adını verdiği dönemin kısa bir muhasebesini yapıyor.
Bu dönem, kimilerine göre İttihat ve Terakki önderlerinin ülkeden ayrıldıkları 1918’e kadar; kimilerine göre ise Saltanat’m kaldırıldığı 1922 yılma kadar devam etmektedir. Ancak sınırlandırılması nasıl olursa olsun, dönemin Cumhuriyet’e giden yolun öncülü olduğuna kuşku yoktur. Cumhuriyet birçok bakımdan II. Meşrutiyet Dönemi’nde başlayan değişimlerin tamamlayıcısı gibidir. Günümüzde de büyük ölçüde bu dönemin etkilerini yaşamaktayız.
İmparatorluk bize birçok kavramı miras bıraktı. Bunlardan en önemlileri siyasi parti kadroları, parlamento, basın ve siyasi kurumlar. Bunlara ek olarak Cumhuriyet’ i kuranlar da bu yapıdan bağımsız değildi. Günümüz modernleşmesinin kaynağı olarak II. Meşrutiyet, yönetim anlamında sıkıntılarını bu güne taşımakla birlikte, demokrasinin ilk örneklerini de bize miras bıraktı.
Çağcıl sorunların kökenleriyle geçmişte yüzleşmek ve Türkiye demokratikleşmesini daha iyi anlamlandırmak temennisiyle…