“Milliyetler hapishanesi Çarlık Rusya’sında ezilen ulus konumundaki Polonyalı, Ukraynalı, Gürcü, Ermeni ve benzerlerinin dışındakiler, genelde tarihçilerin ilgilendiği azınlıklardan olmayanlar, yani Tatarlar, Başkurtlar, Türkmenler, Azeriler ve benzerleri ne yaptı? Devrim onları nasıl etkiledi, onlar Devrim’e nasıl katıldılar? Söylendiği ve yazıldığı gibi onlar Türkçü ve İslâmcı mıydılar? Genelde Ekim Devrimi öncesi ve sonrasında Müslüman coğrafyaya ilişkin yapılan çalışmalarda milliyetçi Müslümanların muhtariyet elde etmek için verdiği mücadeleler anlatılır. Sanki Müslümanlar sadece milliyetçi bir faaliyet içindedir ve işçi sınıfının Moskova ve Petrograd’da yürüttüğü iktidar kavgasıyla ilgilenmemişlerdir.” Devrim sürecinde Müslümanların yalnızca “milliyetçi” faaliyetler içerisinde olduğu söylenemez ancak daha önemlisi, Petrograd ve Moskova odaklı bir tarih okuması, zaten Müslümanların faaliyetlerinin anlaşılması açısından isabetli olmayabilir.
Emel Akal’ın Müslüman Komünistler: Petrograd-Kazan (1917-1918) adlı bu kitabı, Ekim Devrimi’nin öncesi ve sonrasında, Rusya’daki Müslüman toplulukların faaliyetlerine ağırlık vererek Yusuf Akçura, Şerif Manatof, Ahmetzaki Validov, Sultan Galiyef, Mustafa Suphi ve Mollanur Vahidof gibi etkili figürler üzerinden “hem Moskova’dan Kazan, Orenburg ve Ufa’ya”, “hem de Kazan, Orenburg ve Ufa’dan Moskova’ya” bakıyor.
Rusya’daki Müslümanların 1917-1918 yılları arasındaki siyasi deneyimine odaklanan “alternatif” bir tarih okuması sunuyor.