登入選單
返回Google圖書搜尋
Medyanın Gözüyle Çeteler ve Susurluk
註釋

"Ey Türk istikbalinin evladı, işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. "

Mustafa Kemal Atatürk


"Söz'ün etkisinin kesildiği yerde, yerini kurşun alır. Kurşun, etkiyi başlatınca, yerini söz'e bırakır. Bu, bir kuraldır; tarihten çıkıyor. Tarihin 'ateşkes' dediği, kitapların 'diyalog' olarak adlandırdığı, hep bu'dur; kurşunun sözünü bitirip sözü söz'e bırakmasıdır. Savaş ise diyalogun durmasıdır. Bu zamanda, sözün söz'ü kurşuna çevriliyor... Söz ve kurşun, ayni öz'ün iki cismidir. Aralarında bir nitelik ayrımı bulunmuyor. 


Bende ise iki cisim yok; bende sadece bir biçim var. Buna 'kurşunsöz' adını veriyorum... Hem kurşun'dur ve hem de söz; bu nedenle 'kurşunsöz' diyorum. Belki 'söz' yazmıyorum, belki 'kurşun' dökmüyorum; herhalde 'kurşunsöz' sıkıyorum. Bu nedenle, yazılarımda, 'kurşunsöz' harcarken çok tutumlu davranıyorum. Hiçbirisinin boşa gitmemesine ayrıca özen gösteriyorum. Çünkü, eninde sonunda her biri 'kurşunsöz'dûr"

Yalçın Küçük


Bu çalışmanın yazımında, Susurluk kazasından bu günlere kadar ki günlük gazetelerde, (özellikle Hürriyet, Sabah, Milliyet, Zaman, Cumhuriyet, Yeni Yüzyıl, Radikal Yeni Günaydın, Akşam, ve Türkiye gazetelerinde) çıkan haber, yorum ve makalelerden yararlandığımızı belirtmek isteriz. Ayrıca, bu günlük gazetelerin verdiği bilgileri, aynı konularda yazılmış olan kitaplar ve bilimsel makalelerle de zenginleştirmeye çalıştık.


Bana moral ve destek veren ve bu kitabın ilk çıktılarından başlamak üzere, eseri okuyan, değerli eleştirilerini ve yorumlamalarını yapan gazetecilere, emniyetin, MİT'in ve askeriyenin pratik uygulayıcılarına, akademisyen arkadaşlara ve öğrencilerime teşekkür ediyorum.


Çalışma ortamımın sürekli düzenli olmasını sağlayan eşim'e ye onlardan çaldığım zamanları anlayışla karşılayan -karşılamak zorunda kalan- çocuklarıma da kucak dolusu teşekkürler.


Eserin içerisinde verdiğimiz referans ve dipnotlarla ilgili olarak, önemli gördüğümüz küçük bir ayrıntıdan burada söz etmek istiyoruz. Bu kitabı kaleme alırken, bazı zamanlarda, 'İçimizde çok şey duyup, çok heyecanlandık ama bu heyecanlarımızı dile getiremeye kendimizi her zaman yeterli göremedik, işte bu yüzden de, alıntı yaptığımız kaynaklara/yazarlara/haberlere elden geldiğince bütünüyle sadık kalmaya. çalıştık. Sadık kaldık ama: ' bizim de vardı çalınacak sazımız, söylenecek sözümüz.' O halde, biz de, dipnotlara başvurduk bunun için. Dipnotlarımızı da, aynı Londra Hyde Park'taki serbest konuşma kürsüsü/meydanı gibi yaptık/yapmaya çalıştık.


İşte bu nedenle, bu eseri okuyanlara, -eğer okuma zamanlan genişse ya da bir şeyler okurken zamanlarının genişlediğine inanıyorlarsa- dipnotlar da okumalarını öneririz. Kanımızca, dipnotları göz önünde bulundurarak yapılacak okumadan ayrı bir zevk alınacaktır. Aynı Gülden Aydın'ın yazdığı bir şiirinin mısralarında söyledikleri gibi: '...Ne kadar isterdim dipnot olmayı, pek çok ayrıntı dipnotlarda saklıdır çünkü...'