Bu yıl, yani 2024 yılı, Kıbrıs Türklerinin adanın İngilizlere devrinden itibaren tecrübe ettikleri doksan altı yıllık esaret ve eziyet döneminin sona erip tekrar hür ve bağımsız yaşamaya başladıkları 20 Temmuz 1974 Mutlu Barıs Harekâtı’nın ellinci yıl dönümünün idrak edildiği yıl olmuştur. Buradan hareketle, kitabın adının neden “20 Temmuz” veya “Barış Harekâtı” gibi ibarelerden birini değil de “İstrirdat” kelimesini ihtiva ettiği sorusu akıllara gelebilir. Kitabın adının hangi insiyakla verildiğini anlamak için, Mutlu Barış Harekâtı’na giden sürecin Ankara’da Özel Harp Dairesi’nde hazırlanan ve kısaca KİP olarak bilinen “Kıbrıs’ı İstirdat Projesi” kapsamında gerçekleştiğini dikkate almak gerekir. Kıbrıs Türklerinin güncel tarihine bakıldığı zaman, harekât sonrasında gelişen durumun bağımsızlık ve hürriyet olduğuna şüphe yoktur. Ancak mesele, büyük Türk tarihi ve Türk milletinin bin yıllara dayanan hayatiyeti açısından ele alındığı zaman, kaybedilen bir toprağın tekrar elde edilmesi, yani “istirdat” söz konusudur. Bu sebeple kitabın böyle bir isim taşımasına karar verilmiştir.
Çağımızda ilmî bilgi üretiminin ne derece ehemmiyet arz ettiği artık genelgeçer bir bilgi hâlini almışır. Modern dünyada, üretilen nitelikli bilgi ve fikrin devletlerin yürürlüğe koydukları programları ve uyguladıkları siyaseti şekillendirdiği dikkate alındığı takdirde, tarihin her döneminde olduğu gibi, günümüzde de uluslararası mücadele ve iş birliği alanlarını ziyadesiyle meşgul eden Kıbrıs ve çevresindeki dünya hakkında bilimlik bilgi ve fikir üretme insiyakıyla hazırlanmış bir kitabın içereceği yazıların belirli nitelikleri taşıması ve belirli bir bakış açısı ile hazırlanmasının ne kadar önemli olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Mutlu Barış Harekâtı’nın Kıbrıs ve çevresindeki dünyayı, hatta çok daha ötelerini, jeopolitik, jeostratejik, teopolitik, demografik, tarihî ve daha pek çok açıdan etkilediği düşünülürse basit bir askerî harekât olarak ele alınması, en hafifinden, meseleyi ciddiye almamaktır. Dünya siyasetine olan bütün tesiri bir tarafa, umumi olarak Viyana Bozgunu ve bilhassa Akdeniz çevresinde Yunan İsyanı’ndan beri cereyan eden olaylar dikkate alındığında, İstiklal Harbi ve Hatay’ın anavatana katılmasından sonra, Türk tarihinin akışında meydana gelen müspet tersine dönüşün bir rastlantı olmadığının âlemşümul bir ilanı niteliği taşımaktadır. Bu sebeple hem dünya ölçeğinde hem de mahallî düzeyde bu kadar büyük bir etkiye sahip bir olayın elinci yıl dönümünün adına adanmış bir çalışma ile idrak edilmemesi, vefa meselesi bir tarrafa, bilime ihanet olurdu.
Mutlu Barış Harekâtı’nın yukarıda zikredilen tesirinin azametine koşutluk arz etmesi bakımından, çalışmada herhangi bir konu tahdidine gidilmemiş ve Kıbrıs ile ilgili her türlü konuya kapı açık tutulmuştur. Bunun neticesinde de kitap; uluslararası ilişkilerden edebiyata, dil biliminden siyaset bilimine kadar geniş bir yelpazeden müteşekkil çeşitli konulardaki özgün çalışmaları ihtiva eden bir kaynak eser hâline gelmiştir. Çalışmada bir taraftan alanın yetkin ve etkin isimleri yer alırken diğer taraftan da Kıbrıs çalışmalarına yeni adım atmış genç araştırmacılara yer verilmiştir. Böylece büyük ehemmiyeti haiz bir araştırma alanında, kuşaklar arasındaki devamlılığa vurgu yapmak amaçlanmıştır. Genç araştırmacıların alanlarının yetkin araştırmacılarının yanında eser vermeleri, onların ilmî tavır ve ahlak geliştirmeleri bakımından önemli bir motivasyon kaynağıdır. Çağdaş bilim anlayışıyla yetişmiş genç araştırmacıların Kıbrıs araştırmaları alnında eser vermelerinin bu alanın geleceğinin şekillenmesinde önemli bir rol oynayacağı düşüncesindeyiz.
Bu çalışmanın dünya ölçeğinde saygın, fakat meseleleri yerli bir bakış açısıyla ele alabilen Kıbrıs çalışmaları alanına, karınca kararınca, bir katkı yapmasını dliyoruz.
Gayret bizden, tevfik Yüce Allah’tan…