Tarikat Siyaset Ticaret, Mumcu’nun 86, 87, 88 yıllarında yazılarından kendisinin derlediği, sağlığında yayımlanmış bir kitabı… Evren’li Özal’lı ANAP yılları… Hem para için, hem de Türkiye’yi bir şeriat devleti ve ülkesi haline getirmek için zehirli din-siyaset kokteylinin nasıl kullanıldığının… Bu amaçla 40 yıldır ekilen tohumların darbeci Kenan Evren Turgut Özal döneminde fidanlaşmaya başladığının, beton gibi kanıtları... Türkiye bugün, bu fidanların ağaçlaşmış halini yaşıyor.
Mumcu, konuyu çarpıcı bir biçimde şöyle özetlemiş: Her şeyin sahtesi var. Paranın, tablonun, altının, gümüşün, elmasın... Peki dinin ve ideolojilerin sahtesi yok mu? Var. Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılmasıyla din, din olmaktan çıkar siyasetin aracı olur. Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez! Din ticareti ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi yalnızca Türk Lirası değil dolar, mark milyarderidir. Bir kolumuz siyasette, öbür kolu muz ticarette, ayaklarımız tarikatlarda... Elhamdülillah Müslüman’ız, elhamdülillah milyarderiz! Bir üçgen bu... Ticaret, siyaset ve tarikat üçgeni... Bunlar sahte dindardır; yoksul Müslüman yurttaşın kanını emenlerdir; inanç sömürücüleridir. Atatürk’ün laiklik ilkesinin ne kadar yararlı, ne kadar gerekli olduğunu, bu din sahtecileri ortaya çıkınca daha iyi anlıyoruz. Ancak laiklik ilkesi, sahte Atatürkçül erle sahte Müslümanlar arasında paylaşılacak bir koz değildir. Ödün siyasetiyle pazarlıkçılıkla, uzlaşmacılıkla Atatürkçülük de olmaz; laiklik de savunulmaz. Bir yanda, bir elleri siyasette öbür elleri ticarette, ayakları tarikatlarda sahte Müslümanlar, din tacirleri, inanç sömürücüleri... Öte yanda işlerine geldiği süre ce bu sahte Müslümanlarla kol kola girip öpüşen, onlara siyasal destek sağlayan sahte Atatürkçüler... Bir yanda sahte Atatürkçüler, öbür yanda sahte Müslümanlar... Laikliği savunmak için Atatürk gibi yürekli, inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyle yenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil! (“İmambayıldı”, 1.3.1987, Cumhuriyet)