‘Başarı’nın öyküsü

Herkesin, küçük yaştan itibaren ‘başarı’ya âdeta zorlandığı zamanlardayız. Başarmak, kazanmak, önde olmak neredeyse bebeklerin bile hedefi haline getirilmiş durumda.

Ama söz ‘başarı’nın ne ile ölçüldüğüne ve bu kriterlerin doğru olup olmadığına gelince, işin rengi değişiyor. Görüyoruz ki, rakamlar, sayılar, hizalar üzerinden ölçülen bir başarı anlayışı var. Daha iyi not, daha yüksek puan, daha yüksek gelir ve harcama tutarı, daha üst bir mevki, makam...

Açıkdeniz’de yola çıkarken bir amacımız, bu ‘başarı’ anlayışını sorgulamayı ve aşmayı sağlamaktı. Çünkü bugünün kriterleri ile ölçülmeyen nice başarı hikâyesi vardı esasında.

Kazancına haram, sözüne yalan bulaştırmamak, kimsenin hakkını yemeden yaşamak, maddi bir getirisi olmayıp üstüne para koymayı gerektirse bile insanlara faydası olan bir faaliyete koyulmak, bir ihtiyacı farkedip o alandaki boşluğu doldurmaya talip olmak, içinde bulunduğu şartlarda en iyisini yapma azmini kuşanmak, kâinatla uyum içinde bir hayatın izini sürmek gibi pek çok ‘başarı’ konusu vardı hakikatte.

Açıkdeniz, ‘Başarı Hikâyeleri’ ile, her sayısında insanı insan yapan böylesi örneklere yer veriyor, alan açıyor. İlham veren, bizi daha iyi bir insan olmaya yönelten ve iyi şeylerde yarışmaya cesaretlendiren gerçek başarı öyküleri...

Bu hikâyeler, Açıkdeniz’in ayrılmaz bir parçası. Bu köşemizin sorumluluğunu üstlenen yol arkadaşımız Mehmet Kaplan, kısa bir takdimden sonra deyim yerindeyse ‘aradan çekilerek’ bizi doğrudan bu hikâyelerin kahramanları ile başbaşa bırakan yalın ve berrak sunumu ile özellikle takdiri hak ediyor.

Açıkdeniz’de ezber bozan ve bizi biz yapan daha nice başarı öyküsünde buluşma dileğiyle...