登入選單
返回Google圖書搜尋
Alagözlüm Senden Ayrı Geceler
註釋

Kuşku yok ki geleneğin sahiplenilmesi ve yaşadığımız çağın olanakları doğrultusunda yeniden dönüştürülmesi değerlidir. Çünkü her ne kadar bütün yaptıklarımızı geleceğe dönük yapsakta, geriye dönüp bakmadan geleceği sağlıklı bir yerden kurmak pek de mümkün olamıyor. 

Türküler (mahnılar), ezgiler ve daha pek çok sanatsal disiplinin hayatlarımıza getirdiği coşkular da geleneği yeniden ve doğru ölçülerle kavramak açısından ciddi bir olanak aslında…

Sözgelimi ben, şimdilerde yazdığım ve modern Türk şiirinin ve Türkçe’nin imge/metafor olanaklarını genişletmeyi hedeflediğim şiirlerimin ilk ateşini türkülerden almışımdır. Çocukluğumda kulağıma çalınan yahut derinliğine içinde olduğum mahnılar, efsaneler, aşklar ve âşıkların günler geceler boyunca o büyülü aşkları dillendirişi olmasa, belki de şuan yazdığım şiire ulaşamayacaktım. 

Eğer çocukluk insanın ana yurduysa, öğleyse denebilir ki o anayurdun ilk sanatsal sesleri, türkülerin ezgileriyle kulağa ve kalbe dolar ve bütün bir ömür boyunca nereye giderseniz gidin, hep peşinizden, hep sizinle gelir.

Sevgili Tuğşad Ata TÜRKMEN için de böyle olmuş. Çocukluğunda duyduğu ve sonrasında derinleştiği ezgiler, Aras’ın öte yakasındaki bir değerli sanat insanı, akademisyen Günay MEMMEDOVA’nın bilgisi ve duygularıyla buluşunca, geleneğin içinden süzülen türkülerin hikâyeleriyle yürek burkan bu metinlerin ortaya çıkmasına olanak sağlamış…

Bu tür folklorik çalışmaların son derece değerli olduğu su götürmez bir gerçek. Çünkü Türkçe’nin olanaklarının ve sınırlarının genişlemesi ve imgesel düzeyde kavranması için böylesi çalışmalara her zaman ihtiyaç var. “Alagözlüm” Azerbaycan Türkçesi ile yapılmış mahnıları Anadolu kültür ve dil havzasında yeniden dillendirerek ana dilimizin sınırlarını genişletiyor kuşkusuz.

Çünkü yalnızca şairlerin yahut yazı insanlarının değil, bir anadilin içine doğmuş herkesin dili, yurdudur. Hiç kimsenin anadilinden daha şefkatli bir dostu da olmaz yaşamı boyunca. Siz anadilinizi ne kadar severseniz, anadiliniz de tıpkı bir anne gibi sizi korur ve istemediğiniz kadar ürünler verir yaşamınız boyunca. Bu ürünler bazen bir aşkın peşine düşürür, rüyalar kurdurur size, bazen de büyülü şiirler, romanlar, yazılar, türkü sözleri olarak kalır elinizde…

Belki de bu kavrayıştan ötürü Yahya Kemal, daha 1900’lerin başında “Bu dil ağzımda annemin sütüdür” diyerek, dille bireyin varoluşu arasındaki güçlü bağın altını kalınca çizmişti…

“Alagözlüm”e bir kez de buradan bakılınca görülecektir ki Azerbaycan Türkçesi’nin ahenkli söylenişini günümüz Anadolu Türkçesinin dil ve metin olanaklarıyla yeniden ve iç burkacak biçimde buluşturarak, hayatlarımızın tam da merkezine taşıyor, az şey mi?

Gerçekten az şey mi bu? Türk dili başta Arapça olmak üzere pek çok dilin ciddi saldırısı altındayken, Türk Dili’nin alan ve olanaklarını derinlemesine genişletmiş bir metinler toplamı olarak elinizde olacak “Alagözlüm.” 

Kitapta, pek çok ezginin öyküsünü yeniden ve kalbi bir anlatımla okumak, duymak elbette az şey olamayacağı gibi dil havzamızın ne denli meteforlarla yüklü olduğunu ve Türkçe’nin imge yaratmaya ne denli elverişli bir dil olduğunun da altını bir kez daha kalınca çizmiş oluyor “Alagözlüm”.

Ben okurken hüzünlendim, içlendim, yer yer içim burgaçlandı. Umarım sizler de okurken benimle aynı içten duyguları paylaşırsınız. Çünkü “Alagözlüm” dinleyip de kederlendiğimiz pek çok mahnının kaynağına inerek, o kaynaktan billur, serin bir avuç su sunuyor okura. Umarım kaynağından içeceğiniz bu bir avuç serin su, sonsuza kadar serin tutar kalplerinizi.