登入選單
返回Google圖書搜尋
ENDONEZYA MÜTALÂALARI 1
註釋

     Endonezya Okyanusu’nda yüzüyoruz. Endonezya üzerinde çalışmak ve araştırma yapmak “zor” diyen Japonlara hak verdik. Gerçekten çok zor ve mantaliteleri son derece farklı bir kavimler topluluğu olan Endonezya halkı aşırı  yumuşak ve medeni ama “yumuşak atın çiftesi pek olur” atasözünde geçtiği gibi Stefan Zweig’in de “Amok Koşucusu” kısa romanında açıkladığı haleti ruhiyeyi irdelemek bizi din algısı ve olgusu ile ilgili sorulara yöneltti. Din merkezli yaşayıp her şeylerini ona göre tasarlayan cemiyetler zannediyorlar ki “inandıkları din” onların her şeylerini adeta yeniden var ediyor. Kişiliklerini, kimliklerini, geleneklerini, örf ve âdetlerini akla gelen her türlü “hars” karakterli niteliklerini inandıkları din dizginleyip istikametini çiziyor. 

    Dinden aldıkları ve ona kattıklarını bir araya getirip alt alta basitçe iki sütunda sıraladığımızda  ise durum çok farklı tecelli ediyor. Dini yeniden işleyip, adeta din içinden din çıkaracak derecede değişime uğratan, bağdaştırmacı din zihniyeti bizleri böyle düşünmeye sevk etti.

      Hazreti Muhammed’in vaz ettiği İslâm; sekiz bin kilometre doğuda Sumatra Adası’na ulaştığında güzergâh üzerinde uğradığı Gujarat sahillerinde kazandığı “şii” karakteri hemen hemen terkedip Sumatra Açe’den başlayıp Irian Jaya Adası’na doğru beşbin kilometre ilerlediğinde sünnî ağırlıklı bir mozayik müzesine dönüşüyor.  “İslâmın tonları” çok farklılaşıyor.

      Değişen nedir? İklim. Yerçizimi. Topoğrafya. Hepsi değişiyor. Zihinler ise ataerkil cemiyetten anaerkil cemiyete dönüşüyor. Ama din aynı adı taşıyor:İslâm. İşte bu değişiklikler bize bambaşka bir İslâm armağan ediyor. Hepsi sömürge ülkeleri. Hepsi “bağımsızlık” nefesini solumamış ülkeler. Tarihleri 1935 lerde başlıyor diyebileceğimiz ülkeler bunlar, Cliffort Geertz’in deyimiyle. Ülke mi? Millet mi? Ülke olacaklar. Millet olacaklar. Eğer “kendilerine dayatılan din öldü” derlerse. Yoksa avaz avaz bağıran ulema elinde kölelik ve yoksulluk üretmeye devam edecekler.

     İslâm bize bir vatan armağan ediyor mu? İslâm bize bir bayrak armağan ediyor mu? İslâm bize bir millet şuuru armağan ediyor mu?

       Bu soruların cevaplarını yararlandığımız bu kitabın satırları arasında bulacağınızı umuyoruz. İngilizce tercümelerde bana çok yardımcı olan bilgisayar mühendisi  Bilgehan Baki Bilen’e  ve Türkçe dilbilgisi düzeltmeleri yapan Mahmut Yıldırım’a  teşekkür ederim.