İslam inancına mensup milletlerin edebiyatlarında Hz. Peygamber’le ilgili edebî türler oldukça önemli bir yere sahiptir. O’na duyulan derin muhabbet; doğumunu, hicretini, miracını, mucizelerini, gazalarını ve çeşitli vasıflarını konu edinen mevlid, hicret-nâme, mirac-nâme, mucizât-ı nebî, gazavât-ı nebî, naʻt vb. pek çok yazınsal türün gelişmesine katkı sağlamış ve bu anlamda ciddi yekûn teşkil edecek sayıda eser kaleme alınmıştır. Kaʻb b. Züheyr’in Bânet Suʻâd ifadeleriyle başlayan ve Hz. Peygamber’in mübarek hırkasıyla takdir edilmesine vesile olduğu için literatürde Kasîde-i Bürde olarak tanınan meşhur şiiri, naʻt türüne öncülük etmesi açısından kayda değerdir. Kaʻb b. Züheyr’den yaklaşık altı asır sonra yaşayan Bûsîrî’nin, asıl ismi el-Kevâkibü’d-Dürriyye fî Medhi Hayri’l-Beriyye olan kasidesi de İslami edebiyatta aynı adla anılmaktadır. Ancak Bûsîrî’nin Bürde’si, gerek edebî değeri gerekse yazılış hikâyesi bakımından Kaʻb’ın şiirini gölgede bırakmayı başarmış ve pek çok kez şerh edilerek edebiyatımıza kazandırılmıştır.
Elinizdeki çalışmada Bûsîrî’nin Kasîde-i Bürde’si üzerine yapılan müellifi belirsiz mensur şerhlerden birisi ele alınmaktadır. Berlin Devlet Kütüphanesi Hs. or. 5151’de kayıtlı olan şerhin her sayfasında iki satır, Kasîde-i Bürde’nin aslî iki beytine; beşer satır, bu beyitlerin nesren açıklamasına ve son satır ise her sayfada aynen tekrar eden Arapça bir duaya ayrılmıştır. Çalışma, giriş ve iki ana bölümden meydana gelmektedir. Giriş bölümünde Kaʻb b. Züheyr ve Bûsîrî’nin kasideleri çeşitli yönlerden ele alınmış; birinci bölümde Bûsîrî’nin hayatı, eserleri ve Kasîde-i Bürde’si üzerine yazılan Türkçe şerhlerden bahsedilmiş; ikinci bölümde ise şerhte izlenen yöntem belirtilmiş, yazmanın tavsifi yapılmış, metnin kuruluşunda takip edilen metot açıklanmış ve ardından ilmî usuller çerçevesinde hazırlanan transkripsiyonlu metne geçilmiştir. Bu çalışma ile Kasîde-i Bürde üzerine yazılan Türkçe şerhlerden birisi daha ilim âlemine kazandırılmış ve okuyucuların istifadesine sunulmuştur.