Eylül romanının yazarı Mehmet Rauf; insandaki bütün manevî değerlerin ve yüksek saydığımız bütün hislerin kaynağını cinsî güdülerde aramaktan büyük zevk duyan Sahabettin Süleyman; uzaktan uzağa Halit Ziya Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu romanındaki hoppa ve züppe Behlûl'ü andıran Refik Halit; sönen, gölgelenen bir dünyanın şairi Ahmet Haşim; edebiyat üstadı Yahya Kemal; Edebiyat-ı Cedide nazmının en müzikal örneklerini veren Cenap Sahabettin; devrinin en büyük nâsiri Süleyman Nazif; şair-i âzam Abdülhak Hâmit; Sis'i, Tarih-i Kadim'i, Gökten Yere'yi yazan adam Tevfik Fikret; tedavilerine imkân olmayan, buna rağmen ölmeye de razı olmayan yalıların sözcüsü Abdülhak Şinasi; gür sesli kadın yazar Halide Edip... Yakup Kadri, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları adlı kitabıyla hem bu portreleri, hem onların yaşadığı yılların edebiyat ortamını, hem de kendisini farklı yönleriyle okura sunuyor.
Yirminci yüzyılın ilk yarısında büyük bir üretkenlikle dergilere yazdığı şiir, öykü, makale ve eleştri türü yazılarla Türk edebiyatı sahnesine adımını atan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, romanları, hikayeleri, denemeleri, oyunları ve anılarıyla, en önemli edebiyatçılarımız arasında yer alır. Üslup özellikleri bakımından Yakup Kadri'nin 1910'dan 1974'e dek verdiği eserler Türkçe'nin geçirdiği bütün evreleri yansıtır. Eserlerinin konu ve fikir zenginliği de dil özelliklerinin çeşitliliğinden aşağı kalmaz. Yakup Kadri'nin Fransız edebiyatı etkisinde başlayan yazarlığı, 1920'lerden sonra özgün bir sese kavuşarak siyasi ve sosyolojik konulara, tarihe, dönem çatışmalarına ve birey psikolojisi irdelemelerine yönelir. Fecr-i Ati'den yetişmiş ama bunu izleyen elli yıl boyunca toplumsal koşullar, tarihi süreçler ve bireysel portreleri romanın dokusuna işlemek için roman tekniğiyle de boğuşmuş bir yazar olan Karaosmanoğlu'nun eserleri, hala tüketilmemiş ayrıntılarının tartışılıp incelenmesi gereken zengin bir "panoroma"dır.