登入選單
返回Google圖書搜尋
İSLÂM’DA VELÂ VE BERÂ MEFHUMU
註釋

 ÖNSÖZ

Hamd, yalnızca Allah’adır. Salât ve selâm, Nebimiz Muhammed’e, âile halkına, ashâbına ve O’nun yolunda gidenlerin üzerine olsun.

Allah Teâlâ ve elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’i sevdikten sonra, Allah Teâlâ’nın dostlarını sevmek ve düşmanlarına da düşmanlık beslemek gerekir.

Bu inancı dîn olarak kabul eden her müslümanın, bu dînin mensuplarına dostluk beslemesi ve düşmanlarına da düşmanlık etmesi, İslâm inancının esaslarındandır.

Bu sebeple her müslüman, tevhîd ve ihlâs ehlini sevip onlara dostluk besler, şirk ehline de buğzedip onlara düşmanlık eder. Tevhîd ve ihlâs ehlini sevip onlara dostluk beslemek, müşriklere buğzedip onlara düşmanlık etmek, İbrahim -aleyhisselâm- ve onunla beraber olan, kendilerini örnek almakla emrolunduğumuz îmân edenlerin dînidir.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur

“(Ey mü’minler!) Sizin için İbrahim -aleyhisselâm- ve onunla beraber olanlarda (mü’minlerde) gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar (Allah’ı inkâr eden) kavimlerine demişlerdi ki: ‘Biz, sizden ve Allah’tan başkasına taptığınız şeylerden uzağız. Sizi (ve küfür üzere olduğunuz her şeyi) inkâr ediyoruz (tanımıyoruz). Siz, (küfür üzere olduğunuz ve) bir olan Allah’a îmân etmediğiniz sürece, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir.” (Mümtehine, 4)

Tevhîd ve ihlâs ehlini sevip onlara dostluk beslemek ve şirk ehline buğzedip onlara düşmanlık etmek, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in de dînidir.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur

“Ey îmân edenler! (Mü’minlere karşı) Yahûdî ve Hıristiyanları, dostlar edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdır. Sizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır (hüküm olarak onlar gibidir). Şüphesiz ki Allah, (kâfirleri dost edinen) zâlimler topluluğunu doğru yola iletmez.” (Mâide, 51)

Bu âyet-i kerime, özellikle Yahûdî ve Hıristiyanları dost edinmenin haram oluşu hakkındadır.

Genel olarak kâfirleri dost edinmenin haram oluşu hakkında ise Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur

“Ey îmân edenler! Benim ve sizin düşmanlarınızı dostlar edinmeyin.” (Mümtehine, 1)

Hatta akrabalık yönünden insanların en yakını bile olsa, kâfirlere dostluk beslemeyi mü’mine haram kılmıştır.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur “Ey îmân edenler! Küfrü îmâna tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dostlar edinmeyin. Sizden her kim onları dost edinirse, işte onlar (Allah’a isyân ederek nefislerine zulmeden) zâlimlerin tâ kendileridir.” (Tevbe, 23)

Başka bir âyette ise şöyle buyurmuştur

“(Ey Nebi!) Allah’a ve âhiret gününe îmân eden bir topluluğun babaları, evlatları, kardeşleri veya akrabaları da olsa, Allah’a ve elçisine düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin.” (Mücâdele, 22)

Birçok insan bu önemli ve büyük esası bilememiştir. Öyle ki bazı âlim ve dâvetçilerin bir Arap radyosunda Hıristiyanlar hakkında: «Hıristiyan kardeşlerimiz» dediklerini işittim. Ne kadar tehlikeli bir söz söylediklerini bir bilseler!!!

Allah Teâlâ, İslâm inancına düşman olan kâfirleri dost edinmeyi haram kılmasının yanında, mü’minleri de dost edinmeyi ve onları sevmeyi farz kılmıştır.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur

“(Ey mü’minler!) Sizin velîniz (dostunuz, yardımcınız), ancak Allah, elçisi ve Allah’ın emrine boyun eğerek namazlarını (devamlı) kılan ve zekâtlarını (gönül rızâsıyla) veren mü’minlerdir. Kim Allah’ı, elçisini ve îmân edenleri dost edinirse, (bilsin ki) üstün gelecek olanlar, şüphesiz Allah’ın dostlarıdır.” (Mâide, 55-56)

Başka bir âyet-i kerîme’de şöyle buyurmuştur

“Muhammed, Allah’ın elçisidir. Onunla (dînde) beraber olanlar, kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında ise (birbirlerine) merhametlidirler.” (Fetih, 29)

Yine şöyle buyurmuştur

“Ancak mü’minler (dînde) kardeştirler.” (Hucurât, 10)

Soy, vatan ve zaman bakımından birbirlerinden uzak olsalar bile dîn ve inanç konusunda mü’minler birbirlerinin kardeşleridir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur

“Onlardan (Ensâr ve Muhâcirlerden) sonra gelen (mümin)ler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce îmân eden kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde onlara karşı kin (ve haset) bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz sen, (kullarına) çok şefkâtli ve (onlara) çok merhametlisin.” (Haşr, 10)

Mü’minler, ilk insan Âdem -aleyhisselam-’dan son insana kadar, vatanları birbirinden ne kadar uzak olursa olsun, aralarındaki zaman farkı ne kadar uzun olursa olsun, birbirini seven kardeştirler. Onların sonuncusu, kendinden öncekini örnek alır. Onlar birbirlerine duâ ederler ve birbirlerine istiğfarda bulunurlar.