Onun için neler neler demediler? Eylemin propagandanın kendisi olduğu noktadan Sovyetler’in Soğuk Savaş reklam hizmetine kadar devrim sözcüğü sözün bile çok ötesine geçip etimoloji ve sözlüklere sığmadı. Yerelden küresele bu kavramın en çok göze batan, kalabalık merkezi olan 1968, 1789’dan kendi zamanına kadar aynı zamanda devrimin de kronolojisini üzerinde taşıdı.
Tarihyazımının, hatırlamanın geçmiş olaylar karşısında metodolojik durma eğilimi, geçmişi bir dizin içinde yorumlama refleksi… 1968’i bu tutulmalardan daha fazla dengeli biçimde yorumlayabilir miyiz? Sanıyoruz şu küçük felaketlerden birisi de devrim ruhunu taşıyan kalemlerin ve bakışların devrimlere yaptıkları tarihsel sondalarda bu dengeyi coşkuyla karışık bir tartı içinde değerlendirmeleri.
Otorite ile hiç bağdaşmayan konularla tanışma, otorite ile sorun yaşamayan disiplinlerle –tarih, eleştiri ve sosyal bilimler gibi- gerçekleştiğinde bellek için kaçırılmayacak bir fırsat doğmasa da o konuyu, yani devrimi kuşatan atmosfere hiç de ters düşmüyor.
1968 Mayıs'ının Avrupa ile Amerika sözcü ve temsilcilerinden, günümüzden, gelecekten bakış yazıları...