登入選單
返回Google圖書搜尋
SOSYAL DEĞİŞME / Türk Modernleşmesi
註釋

Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm
Dolaştım mülk-i İslâmı bütün virâneler gördüm

 

Bulundum ben dahi dar-üş-şifa-yı Bab-ı Âli'de
Felatun'u beğenmez anda çok divâneler gördüm

 

Huzûr-ı gûşe-yi meyhaneyi ben görmedim gitti
Ne meclisler, ne sahbâlar, ne işrethaneler gördüm

 

Cihan namındaki bir maktel-i âma yolum düştü
Hükümet derler anda bir nice salhaneler gördüm

 

Ziya değmez humarı keyfine meyhane-i dehrin
Bu işretgâh'ta ben çok durmadım ammâ neler gördüm.

Ziya Paşa


Bu çalışmada önce, sosyal değişme ile ilgili temel kavramlar ele alınıp açıklanmıştır. İkinci bölümde toplumlardaki değişmeleri kavramlaştıran, kuramlaştıran önemli düşünür ve sosyologların görüşlerine yer verilmiştir. Sosyal değişme ile ilgili teorik bilgilerin açıklanmasından sonra, dünyada son yüzyıllardaki değişmeler, yani modernleşme ve bu süreçlere bağlı olarak oluşan “bilgi toplumu” ile “küreselleşme” olgularının analizi yapılmıştır.

 

Kitap, sosyal değişmeye ilişkin önemli olan ve öncelikle gündeme getirilen kavramları büyük ölçüde kapsaması bakımından, sosyal bilimlerle ilgili konulara, sosyal ve politik sorunlara ilgi duyan tüm kişi ve kesimlere hitap etmekte, bunların işine yarayacak bilgi ve düşünceleri içermektedir. İletişim Devrimi’nden dolayı günümüzde toplum ve dünya sorunlarına ilgi duymayan ve yorum yapmayan insan kalmamıştır. Hele bizim gibi gelişmekte olan toplumlarda, örneğin politik konulara ilgi daha da fazladır. Dünyadaki hızlı değişimin farkına varmayan, “bilgi toplumu” ve “küreselleşme” gibi oluşumları, süreçleri doğru algılamayan bireylerin toplumsal konulardaki tüm yargıları da eksik ya da yanlış olur. Bu nedenlerle özelde ilgili toplumda, genelde de tüm dünyada olan biteni ve gerçekleşen değişmeleri doğru algılamak ve değerlendirmek için toplumsal değişmenin mekanizması hakkında asgari bilgilere sahip olmak gerekmektedir. Artık bu bilgiler herkes için zorunlu bilgiler hâline gelmiştir. Kitabın bu sosyal ihtiyacı karşılayacağını düşünmekteyiz. 

 

Bu kuramsal açıklamaların ışığında, sosyal değişme konusunda makro düzeydeki uygulamalara dönük olmak üzere, Türkiye’de son üç yüzyıldaki değişmelere yani “Türk modernleşmesi”ne yer verilmiştir. Osmanlılar dönemi dâhil Türkiye’de son üç yüzyıllık dönemdeki sosyal değişme olguları literatürde “Türk modernleşmesi” olarak adlandırılmaktadır. Bu çerçevede modernleşmenin Türkiye’de gerçekleşme-uygulanma biçimi üzerinde durulmuş, bunun genel ve kapsamlı bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Dolayısıyla Türkiye’deki modernleşmenin ana doğrultularının tespitine çalışılmış ve oluşan önemli modernleşme sorunlarına değinilmiştir. Bu sorunların tespiti, tartışması ve analizi yapılmadan, devam eden modernleşme sürecinde beklenilen önemli başarıların sağlanmasının zor olacağı düşünülmektedir. Aslında sosyal değişme kavramı gündeme getirilince, belli bir toplumda, belli bir zaman aralığındaki değişmeler ele alınıp bu sürecin başı ile sonu arasındaki farklılıklar ortaya konulup açıklanmalıdır. Kitabın sonunda bulunan alan araştırması ile bu gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.

 

Dolayısıyla, son bölümde sosyal değişme ile ilgili olarak yerel, yani mikro düzeyde bir alan araştırması, bir köy monografisi yer almıştır. Tipik bir Batı Anadolu köyü düzeyinde de olsa, Türkiye’nin 43 yılda nereden nereye geldiğine ilişkin bazı ipuçları vereceğini umduğumuz bu araştırmanın faydalı olacağını, kuramsal açıklamaları somutlaştıracağını, daha anlamlı kılacağını düşündük. Ancak başlangıçta bu monografinin öyküsünü de özetle anlatmalıyız. Bu araştırmayı ilk defa 1965 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde öğrenci iken yaptık. Sayın Hocam Prof. Dr. Cahit Tanyol’un yönlendirmesi ile bölümün hazırladığı monografi planına göre, ödev olarak yaz aylarında birer köy monografisi yapmamız istenmişti. Zannediyorum, monografideki soru listesini Tanyol’un gözetiminde o dönemde bölümde asistan olan Muzaffer Sencer ile Oya Baydar hazırlamışlardır. Dolayısıyla bu monografi planına göre (soru listesi) İzmir’in Urla İlçesi’nin Barbaros Köyü’nde yaz aylarında bu çalışma gerçekleştirilmiştir. Araştırma 2008 yılında tekrarlanmıştır. Bölümün 1965 yılında bana verdiği monografik ankette o gün ve bugün de herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Ancak bu monografik anketin çok kapsamlı olduğunu ve köyü tüm boyutları ile kucakladığını, kavradığını söyleyebiliriz. Köyün bütün sosyal kurumları, köydeki tüm sosyal ilişkiler sosyal yapıya olan etkileriyle bir bütünlük içinde detaylı olarak ele alınmaktadır. Monografi o dönemdeki sosyal yaşayış hakkında ileride tarihsel açıdan da önem taşıyacak olan somut bilgiler içermekte, ayrıntılı bir sosyal kesit vermektedir. Daha sonra yapılacak sosyal araştırmalara da geniş bir malzeme sunmaktadır.


Yapılan araştırmada özellikle kentleşme, sanayileşme, demokratikleşme gibi süreçlerle ilgili önemli ipuçları, dolayısıyla kırsal kesimde cereyan eden, ama bütün toplumu ilgilendiren değişme süreçleri hakkında somut bilgiler vardır. Bu bilgilerden hareketle Türkiye’deki değişim konusunda belirli değerlendirmeler, yorumlar yapılabilir. Gayet tabii 1965 yılında araştırmanın tekrarlanması ve ileriye dönük böyle bir plan (kitaba dönüştürme ve yayımlama) ve amaç yoktu. Yıllar sonra Sosyal Değişme kitabını yazma konusu gündeme gelince kendiliğinden bu araştırmanın da kitaba eklenmesinin yararlı olacağı düşünülmüştür. Bu çalışmanın ilginç olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de bu kadar uzun bir süre içinde tekrarlanan bir alan araştırmasını biz şahsen hatırlamıyoruz. Çünkü 43 yıl ara ile aynı köyde aynı araştırma tekrarlanmaktadır.

 

Yukarıda, bu çalışmanın sosyal değişme konularını büyük ölçüde kapsadığını belirttik. Ancak bu alana ilişkin her şeyi eksiksiz bir biçimde açıkladığımız iddiasında kesinlikle değiliz; zaten buna da imkân yoktur. Özellikle Türkiye’deki modernleşme bağlamında üretilen bilgi ve düşünceler, oldukça yoğun kuramsal değerlendirmeleri, bakış açılarını hatta yorumları içerdiği için bu açıklama ve düşüncelerde nesnelliği sağlamak zorlaşmaktadır. Biz olabildiğince objektif davranmaya çalıştık. Bunu ne kadar becerebildik, bilemiyoruz. Doğal olarak buna artık okuyucu karar verecektir. Bizim burada yapmaya çalıştığımız Türkiye’ye ilişkin olarak, bu alandaki genel birikimlere küçük ve mütevazı bir katkıda bulunmaktan ibarettir. Okuyucunun bizden kaynaklanan eksiklikleri iyi niyetimize bağlayacağını ve hoş göreceğini umuyoruz.