Atalarımız, "Oynamaktan maksat ütmektir." der. Bilim, insanın daha özgür ve daha mutlu bir yaşam sürmesi için ortaya koyulan gayretler bütünüyse her araştırma da sonuçta araştırana ve topluma kattığı artı değer kadar önemlidir. Altı yıl süren doktora eğitimim boyunca sürekli bu amaca ulaşabilmek için gayret ettim. Bu araştırma da böyle bir anlayışla hazırlandı.
Demokratik yaşamın temel kurumlarından biri olan ve demokrasi kültürünün tabana yayılmasını sağlayan sivil toplum kuruluşlarının (STK) Türkiye'de asıl işlevlerini yerine getirmeye başlamalarının tarihi çok eskiye gitmez. Osmanlı'nın modernleşme serüveniyle birlikte tanıştığımız STK'lar neredeyse bir buçuk asır sonra, 21. yüzyıla girerken ancak gerçek kimliklerini bulmaya ve bir sosyal kurum olarak etkin olmaya başlamışlardır. Ve en önemli etkinlik alanı olarak devletin sürekli denetim ve gözetim altında tuttuğu eğitimi seçmişlerdir.
STK'ların eğitim sistemi içindeki rolleri, statüleri ve işlevleri nelerdir? Bu statüleri toplum ve devlet nazarında kabul görmekte midir? Kendilerince belirledikleri işlevleri ne düzeyde yerine getirebilmektedirler? Ne tür zorluklarla karşılaşmakta ve bu zorlukları nasıl aşmaktadırlar? Devlet ve toplum STK'ların bu statülerini ve işlevlerini içselleştirebilmiş midir?
Bu kitap, sivil toplum kavramının tarihsel ve kuramsal gelişiminden STK'ların bugün eğitim sistemi içindeki statü ve işlevlerine kadar birçok konuyu küresel ve ulusal düzeyde ve kuram ve uygulamayı birlikte ele alarak incelemeyi amaçlamaktadır.
Ders aldığım hocalarıma ancak özellikle Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu'na, Prof. Dr. Hoşcan Ensari'ye, Prof. Dr. Servet Bayram'a, Prof. Dr. Halil Ekşi'ye ve Dr. Mustafa Otrar'a bu çalışma ile ilgili her sorunumda samimiyetle destek oldukları için çok teşekkür ederim. Bu çalışma boyunca çoğu zaman bir arkadaş edasıyla beni uyaran, yönlendiren, hayatını eğitim bilimlerine adamış kıymetli hocam Prof. Dr. Muhsin Hesapçıoğlu'nu saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Çünkü talebesi olduğum süre boyunca hemen her dersinde, okuduğum her makalesinde ve kitabında tekrar ettiği eğitim tanımını ancak bugünlerde içselleştirdim ve bu dönemin bana kattığı ve hayata bakışımı değiştiren en büyük kazancım da budur.
Yine sadece teşekkür etmekle yetinemeyeceğim bir kişi daha var: Sevgili Eşim. Çünkü o, ben bu eseri hazırlarken dünyaya gelen ikinci oğlumuzu da neredeyse kendi başına büyüttü ve beni hep anlayışla karşıladı. Son olarak tutkulu dostluğuyla sürekli yanımda olan Alpaslan Durmuş'un hayatımda özel bir yeri vardır.