Binlerce yıllık yolculuk boyunca gerçekte neler olduğuna ilişkin bilgiler ne kadar da açıktı!..

…Ve ne kadar tehlikeli!

Dogmalara teslim olmak, hurafelere inanmak ve kalıplara kısılıp kalmak, özgürlük yanılsaması içinde gerçek özgürlükten korkan insanoğlu için karanlık çağlar boyunca sığınacak tek liman olmuştu.

Karanlık çağlar… 2000’li yılların “teknoloji sarhoşluğu” içindeki insanlığın aslında tam da ortasında bulunduğu, elindeki mum ışığının aydınlatabildiklerini tek gerçek sandığı, binlerce yıldır devam eden kaos zamanları…

Gerçeklerin yaşam bulduğu topraklar, şimdi yeniden doğum sancılarıyla kasılıyor… Bu kez binlerce yıl önce tüm yalınlığıyla ortaya çıkan gerçeklerin üzerini örten giz perdesini yırtıp atmak için!

Emperyalist amaçlarının peşinde, kültürün ve insanlığın beşiği olan topraklardaki hesaplarından vazgeçmeyen küresel imparatorluğun körüklediği ve tüm insan topluluklarının bölünmüşlüğünün temelinde yatan bilim ve inanç arasındaki savaş sona eriyor…

“Tanrılar” bin yıllar öncesinin miskinliğinden silkiniyor.

Parçalar bir araya geliyor.

Efsaneler can buluyor.

…Ve karanlıkta saklananların acı dolu feryatlarına rağmen gerçekleri örten perde artık yırtılıyor.

Yükseklerin gizleri, artık açığa çıkmak istiyor.