Rahat ve mutlu bir yaşamı olan, soylu bir İngiliz genç kızı Miss Alicia Ward, sağlığının ansızın bozulması nedeniyle adadan ayrılır ve amcası ile birlikte Napoli’de deniz kıyısında bir çiftlik evine yerleşir. Akdeniz’in herdaim taze, canlı tabiatı ona iyi gelir; genç kadın sağlığına yeniden kavuşmaktadır. Ancak nişanlısı, Paul d’Aspremont’un ziyarete gelmesiyle bu iyi gidiş tersine döner, genç kız tam da yaşam saçmaya başlamışken yeniden solmaya yüz tutar.
Batıl inançları kuvvetli Napoli halkı, genç adamı daha karada görür görmez ona ‘kötü gözlü’ damgasını vurmuştur. Karşılaşmalarıyla birlikte sevgilisinin sağlığının yeniden kötüye gitmesi, tesadüfî görünse de varlığıyla rol aldığı, zincirleme sıralanan kimi kazalar, onu görünce muskalarına davranan, mistik el işaretleri yapan şehirliler, kahramanımızın kendinden şüphe etmesine, geçmişte yaşadığı kötü olayları gözden geçirmesine neden olur. Acaba gerçekten başkasına felaket getiren lanetlenmiş bir ‘kemgözlü’ müdür?
Trajik bir aşk hikâyesini konu alan bu kısa romanda Gautier, büyüleyici bir deniz manzarasıyla başlayarak on dokuzuncu yüzyıl Napolisini tüm canlılığıyla resmediyor.