登入選單
返回Google圖書搜尋
BOLU SEBEN KIZIK KÖYÜ
註釋

Bolu Seben Kızık Köyü

Yazar: MEHMET ÖZÇELİK, ISBN: 978-605-72742-7-4, 280 sayfa, 16,5x23,5 cm.

Köyümüzün adı Kızık Köyü olup halkı Kızık Boyu’ndandır. Orta Asya’dan Anadolu’ya gelmiş bir boydur. Orta Asya’dan geldiğimizin kesin kanıtı Azerilerin, Türkmenlerin, Kırgızların, Özbeklerin dillerinin köyümüz halkınca rahat anlaşılmasıdır. Köyümüz Orta Asya’dan Anadolu’ya geldikten sonra Ankara’nın Nallıhan İlçesi’nin Kümbet Kırı’na (Kızık Yurdu) yerleşmiştir. 15. yüzyılda buradan kalkarak bu günkü yerine yerleştiği atalarımın, büyüklerin ve Nallıhan’daki komşu köylülerin rivayetlerinden anlaşıldığı üzere kesinlik kazanmaktadır. Bu konuda yazılı herhangi bir kaynak olmamasına rağmen atalardan söylenen bilgilerden anlaşılmaktadır.

Maalesef tüm Oğuz Boyları ve Türk Ulusu’nun en büyük eksikliği yazılı kültürlerinin olmayışı veya çok az oluşudur. Bu durum, geçmiş kültürel yapıyı tüm ayrıntısıyla ortaya çıkarıp gelecek kuşaklara aktarılmasına en büyük engeldir. Bu bir eksikliktir. Bunun en büyük nedeni Türk toplumunun hayvancı göçebe bir toplum olması, yerleşik kültüre çok geç geçmesidir. Bunun yanında Batı ve Arap toplumlarında yazılı kültürün uzun yıllar öncesinden var olması ve gördüklerini, duyduklarını, başlarından geçen büyük doğa ve toplumsal olayları yazmış olmalarıdır. Araplar İlk ve Ortaçağ’da her yıl hac mevsimlerinde Mekke’de, zamanın olaylarını güzel şiirlerle yazıya aktararak Kâbe duvarlarına asmışlardır. Avrupa’da papazlar, zamanlarında olan olayları kayda geçirmişler, kilise cemaatinin şeceresini, kiliseye devam ve devamsızlık kayıtlarını tutmuşlardır. Bir Arap’a ya da bir Avrupalıya sorduğunuz zaman en az on göbek atasına kadar şeceresini çıkarabilmektedir. Bu durum maalesef bizim toplumumuzda bulunmamaktadır.

Köyümüze gelen birçok araştırmacı oldu. Yaşlılarla görüştüler. Onlardan köyün geçmişi ve gelenekleri ile ilgili bilgiler istediler. Onları dikkatle dinledim, takip ettim. Verebileceklerini tahmin ettiğim birçok bilgiyi veremediler. Hiçbir şey bilmediklerini hayretle gördüm. Oysa ben çok şeyler biliyordum. Bildiklerim büyüklerimden duyduklarım, okuyup araştırdıklarım ve yaşadığım anılar, babamdan annemden yakınlarımdan görüp bildiğim şeylerdi. Bu nedenle yazmanın benim için bir görev olduğunu anladım ve yazmaya başladım. Amacım köyümüzün kültür birikimini korumak, canlı tutmak şimdiki ve gelecek nesillere bu kültürü ve bilgi birikimini aktarmaktır.

Köklerini bilmeyen bir toplumun geleceği sağlam olmaz. Gelecekte daha sağlam bir toplum olabilmek için geçmişimizi öğrenmeliyiz.