登入選單
返回Google圖書搜尋
註釋Uzar geceler bir kum tanesi olup çölün derdine gebe kalanlara. Yaşanmışlıklar kesse de soluğunu, adanmışlıkların tesellisi yol olur zifiri karanlığına. Ama aldanmışlıklar yakar canını en çok, ihanetin zehirli oklarını hissederken narin teninde. O an İbrahim olur yüreğin, yalnızlığın kör ve dipsiz kuyusunda tek başınalığın hüznünü yudumlarken nefesin. Nuh olup karaya gemiler yapar hayallerin, Rabbe tam teslimiyeti yeniden anımsarcasına. Lakin yüreğindeki Kabil, akıtır Habil’in sıcak kanını, dökerken yüreğinin Havva’sı ana yüreğinin dilsiz feryadıyla gözyaşlarını. Kalbinin İsa’sına hamile kalmadan Meryem’in iffetinden söz edenleri Hira’sına hapsederken Muhammedi sevda, bir Sıddık arar gecenin Sevr’inde, başını yaslayıp derin ve tatlı bir uykuya teslim olacağı. Lakin Nebevi bir ikazla rahatı yoktur ya bu dünyanın hani, bu kez Yezid’ler çevirir Yüreğinin Kerbelası’nı, titrekirken arşı Hüseyin’lerin kesik ve kimsesiz başları. Cude’nin elinden sunulan zehri yudumlar o an Hasan’lar, ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerle dedesinin uhrevi kokusunu ciğerine çekerken Zeynep’ler. Yakubi bir hasret Yusufi bedende ararken canını, Eyyüp gibi lime lime eder bu kez her bir zerreni çamurdan yaratılmışlar. Meryem’in sükutuna bürünür o an ebkem kesilen gönül, lâl olan bir dille dolar gözyaşları acziyetin doruğunda yüreğinin dehlizlerine.