“Peki sen kimin zihninden çıkıp geleceksin? İkimiz de ölmüş olursak, ne kalacak geriye?”
“…Kalbimi kaburgamın dışına almışlar ve derimin altından çıktı çıkacak, ellerimle tutuyorum fırlamasın diye. Ne zaman bir köseyi dönsem, bir sonraki ara sokağa girdiğini, Seda’nın uçuşan upuzun kestane saçlarından anlıyorum. Yüzünü hiç göremiyorum ve saçları hiç olmadığı kadar uzun. Her gözden kayboluşunda, kokusu geliyor saçlarının ve ne kadar hızlanmaya çalışırsam çalışayım kalbim izin vermiyor. Biraz olsun hızlanabilsem de ona yaklaşamıyorum bile. Sonsuz bir döngü gibi tekrar ediyor bu mücadele. Çaresizliği bedenimin bir uzvu gibi hissetmeyi bu rüyalarda öğrendim. Uçsuz bucaksız sokaklar ve hep aynı yetişememe hâli…”