Esra saçlarını düzeltti, şarabı elinde arkasına yaslandı. Berk ve ben gelen geçenle laflayıp şakalaştık. Sonra birden biz fark etmeden o da sohbete dahil oldu, sanki hep bizlerle takılırmış gibi rahat. Aslında ben pek tanımam, Berk daha iyi tanır, ama baktım kız oldukça ilgili ve ilginç, göz göze, yakın yakın anlatıyor. Epeyce kaldık, sanırım hiçbirimiz eve dönmek istemiyorduk.
Gidenler, kalanlar, usulca söylenen itiraflar, hiçbir mevsimin ısıtmadığı yalnızlıklar. Durup dururken suskunlaşan kadınlar, çocuklar, dedeler ve diğerleri. İçli bir yağmur yağıyordu şehre.
Kırgınlığın Kuytusunda, başka başka hayatların ürpertisinin, aşktan ve hoyratlıktan yükselen kalp seslerinin hikâyeleri.
Sedef Betil, kımıltıları, serinliği, küçük ve büyük kara bulutları anlatıyor. Hepimiz bir kozanın içinde yaşayabiliriz.