登入選單
返回Google圖書搜尋
註釋

Bütün dünyanın gidebildiğim her tarafını gezdim. Çok yerler dolaştım. Değişik insanlarla görüştüm, konuştum. Dünya görüşümü artırdım. Her gördüğüm tarladan ve harmandan bir başak devşirdim.

Fakat gördüm ve anladım ki: Cenabı Allah’ın (cc) yarattığı Şiraz şehri ve ahalisi başka. İnsanları gönül ehli, yumuşak huylu, bencilliği ve enaniyeti olmayanlardan teşekkül ediyordu. Bu hikmet şüphesiz Allah’u Teâlâ’nın bir lütuf eseriydi. Rabbim bu topraklara bereket yağmurları, rahmet damlaları indirsin.

Gezdiğin yerlerde, özellikle Şam ve Rûm illerinden söğüdüm.


Gönlümü Şirâz şehrine çevirdim. Şöyle ki;

“Mısır’dan gelenler, Mısır şekeri getirirler, ben ise Şirâz’a eli boş dönüyorum. Ne yapayım, ne edeyim de ben de bir şeyleri Şiraz’a ve halkıma vereyim diye epey düşünmeye başladım. Sonunda aklıma şu geldi;

“Ben gönül ehli, tatlı dilli, tarikat mensubu, söz söyleme gücü ve yazma özelliği iyi olan biri olarak, şekerden daha tatlı kelamlar ihtiva eden bir eserle dostlarımın karşısına çıkayım.’

Hemen kendi kendime teselli buldum. Dile, maddi olarak tat veren değil, gönülleri tatlandıran güzel sözleri kaleme almayı aklıma koydum.

Yazacağım güzel sözlerin, anlatacağım olayların kafamda bir planını çizdim. On kapıdan oluşmasını sağlamak üzere hazırlandım.